Aşağıda resimlerde göreceğiniz bir kırmızı tulumu vardı, birkaç kere gece yatarken onu giydirdim ama o tulumu giydirdiğim 2 gece de çok huzursuz uyudu. Ben de bu 2 uzun geceden sonra farkettim ki, tulumun sırtı boydan boya çıtçıtlı. Belki de bu potluk yapıyordur diye çıkartıp, yumuşacık penye tulumunu giydirdim. Aynı gece 2 kalın battaniye örtmeyi bırakıp, yumuşacık ve hafif yorganını örttüm. O günden beri daha rahat uyuyor gibi. Artık hangisi sayesinde bilemiyorum ama ben sonuçtan memnunum.
Birkaç yazı önce size nezle konusunda önerilerde bulunacağımı söylemiştim. Şimdi yazıyorum. Poyraz yaklaşık 1 hafta ciddi nezleydi. Burnu çok akıyordu, yatınca da tıkanıyor ve uyanıyordu. İlaç vermek istemediğim için şöyle yöntemler denedim. Poyraz yatmadan 1 saat kadar önce hava nemlendirici ile odasını %55-60 düzeyinde nemlendirdim. Aynı zamanda camı da açarak odasının ısısını 22 dereceye düşürdüm. Normalde kalorifer peteğini kapasam bile odası 24-25 derece oluyor çünkü. Yatmdan önce Milupa'nın karışık bitki çayından yapıp ılık ılık içirdim. Burnunu aspiratör ile iyice temizleyip (ne kadar çok sümük çıktığına inanamazsınız), bol okyanus suyu ile yıkadım. Ve son hamle! Yatağında birkaç yere ve uyku tulumunun boynuna yakın yerlerine 1'er damla okaliptus yağı damlattım. Nefes açıcı etkisiyle bebeğim gece boyunca rahat uyudu. Okaliptus yağını solumasının bir zararı var mıdır bilemiyorum ama burnuna çok yakın yerlere sürmediğim için, herhangi bir şuruptan daha zararlı olmaz diye düşünüyorum. Umarım hiçbirini denemek zorunda kalmazsınız ama nezle gerçekten minnoşları uyutmadığı için çok can sıkıcı olabiliyor. Tabi annemin mandalina suyu takviyelerini de unutmamak lazım.
Geçen hafta okuduğum birkaç yazı Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar hakkında tekrar düşünmeme sebep oldu. Çok küçük bir önlem ama bir çiftlikten yiyecek paketi sipariş ettik. Cumartesi kapımıza kadar bırakılan pakette 1'er kg kuru soğan, balkabağı, pırasa, ıspanak, kereviz, narenciye, 1'er demet maydonoz, marul ve taze soğan vardı. Bu paketin karşılığı 30 YTL idi. Şimdilik sadece kerevizi pişirip yedik, kokusu muhteşemdi. Marul ve maydonoz küçücük idi, hani balkonda saksılarda yetiştirdiklerimiz gibi. Belki de kendimi rahatlatıyorum, bilemiyorum tabi.
Kereviz diyince, kerevizi zeytinyağlı olarak yaprakları ile birlikte pişirdim. Biz de yedik, ezilmişini kuzum da. Adam oldu benim aşkım, pek taneli olmamak kaydıyla herşeyi yiyor maşallah.
Son olarak da yeni sloganımızı yazarak bitireyim bu yazıyı. Her alt değiştirmeye giderken, hoplaya zıplaya bunu söylüyoruz :)
"Popişkolar temiz olsun, topişkolar rahat etsin"