Cuma, Eylül 26, 2008

Tekrar yayındayız :)

Öncelikle neden bu kadar uzun bir ara verdiğimi açıllamak için bir resim koyayım. Aşağıdaki resim 13 Eylül saat 06.30 civarında uzun, stresli ve yoğun geçen bir gecenin ardından Maslak'taki Vodafone binasının üçüncü katından çekildi. Bir proje için yaz boyunca orada çalıştım. Eylülün ilk 15 günü ise projede sona yaklaşıldıkça oldukça yoğun geçti. Sonuç olarak ben bırakın blogumu güncellemeyi, saçımı tarayacak vakit bile bualamadım. Umarım kendimi affettirebilmişimdir :)


Poyraz artık resmen çocuk oldu. Kıyafetleri bile artık bebek reyonundan değil. Hızla büyüyor kuzum. 1,5 yaşında, 12 kilo ağırlığında, 83 cm boyunda yakışıklı bir delikanlı o.
Hala bana çooook düşkün. Evde asla babasıyla kalmıyor. Ben hangi odada isem, o da dibimde oluyor. Mutfaktaysam, tazgahın üstüne oturtuyorum onu. Muhabbet ede ede iş yapıyorum.
Bıcır bıcır konuşuyor ama sanırım sadece ben anlıyorum :)
Aslında yazmadığım süreçte bir sürü ilginç şey oldu ama not almayınca unutuyor insan. Bundan sonra aklıma geldikçe yazayım. Bu zamanlarını unutmak istemiyorum.

Ağustos ayındaki o çooook sıcak günlerde tek kurtuluşumuz Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nin her daim esen bahçesiydi. Orada yedik, içtik, oynadık ve uyuduk.


Hala soğan seviyoruz :))) Pütürlü yemiyoruz (en büyük başarısızlığım, itiraf ediyorum), katı gıdayı yutmayı sevmiyoruz, ama soğanı çatır çatır yiyoruz. Anlamadım gitti...

Saçlarımızın en kısa hali bu sanırım. Şimdi biraz daha uzadı da bu asker kaçağı görüntüsünden kurtulduk.


Oğlum teyzesine bayılıyor, teyzesi de oğlumla oynamaya :) O yoğun dönemde teyzesinde kaldı oğluşum. Aşağıdaki fotoğraf da banyodan çıkınca teyzesi ve abisi tarafından saçları dikilen kuzum.

Teyzemizin evinin arka bahçesi halı saha. Tabi top manyağı Poyraz için bir cennet.
""teeje, baççe" (Teyzeye gidelim, bahçeye çıkalım) diyip duruyor o zamandan beri.
Ve baççedeki Poyraz. Abisiyle koşturup durdu....

Abimiz, Poyraz ve Rocker. Yorucu bir top peşinde koşturma seansı sonrasında su içip dinleniyorlar.

" Herkese gözlük var da, bana yok mu" der gibi bakınca oğlum, teyzesi de abisinin eski küçük gözlüğünü vermiş. Şimdi çok severek takıyor. Yakışmış di mi?

Abiyle bol bol boğuşup kudurmuşlar. Güzel çocuklarım benim...

Sonra da kuzu kuzu uyumuşlar :)
Elimizdeki küçük oyuncağa dikkat. Bu aralar standart yatak oyuncaklarımızın dışında, hep elinde bişeylerle uyuyor. Ama inanılmaz şeylerle. Porselen bir balık, uğurböceği şeklinde ve yarım nohut büyüklüğünde plastik bir raptiye başı, banyo lifi, küçük şampuan kutusu.....
İşin sıkıntılı tarafı, bunlarla uyuduğunu unutmuyor. Bir şekilde elinden düşürüyor ve yatağın içinde yorganın, battaniyenin bir yerine sıkışıyor tabi bu nesneler. Gece uyanır da farkederse, şenlik başlıyor.
-Anneeeee?
-Efendim oğlum
-Del (gel)
-Niye oğlum, uyuyorum ben.
-Anne obeciiiii... (obeci=uğurböceği)
Yatak yorgan silkeleniyor, uğurböceği bulunuyor. Sevinçle sarılıp uyuyor...
Aynı model "anneeee, bıdı (balık)" şeklinde de tekrarlandı.
Teyzemdeki armut koltuk da pek rahatmış :)
Abimle bile sığıyoruz. Abimizi çok seviyoruz :)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Özlem,

Adın gibi özlettik kendini ve abi Poyrazı.

"obeci" abimizi öpüyoruz, sağlıkla yeni serüvenlerini bekliyoruz.


Tekrar hoşgeldin,

Selamlar,