Perşembe, Haziran 23, 2016

Annelik parmak izi gibidir, her çocuk da birer kar tanesi…

Dünyalı Dergi blogu için 6 Nisan 2015 tarihinde yazdığım yazıdır. Yazının orijinal hali için buraya bakabilirsiniz.

  • Çocuğunuzu özgüvenli yetiştirmeniz için yapmanız gereken 10 şey
  • Üstün zekalı çocuk sahibi olmanız için hamileyken yemeniz gereken 8 besin maddesi
  • Çocukla kaliteli zaman geçirmeniz için yapabileceğiniz 12 aktivite
  • Babaların çocuklarla okuması gereken 5 kitap
Bu liste uzayıp gidebilir. Benim mi algım değişti iki çocuktan sonra, yoksa gerçekten arttı mı bu tür saptamalar bilemiyorum. O kadar çok görüyorum ki, gazetelerde, dergilerde, sosyal medyada bu tür yazıları. Hatta böyle bir 8-10 maddelik manifesto olmadan dergi çıkartmak ayıp sanırım, hepsinde var çünkü.
Başta ilgimi çekiyordu, hatta kolayıma geliyordu bu hap bilgiler. Şu 10 besini verince hooop çocuğum süper zeki olacak. Şu yapılmaması gereken 8 şeyin 6’sını ben yapmıyorum zaten, eh fena anne sayılmam. Offf bak babası özgüvenli çocuk yetiştirme aktivitelerinden hiçbirini yapmıyor, pısırık olacak bizim çocuklar. İtiraf etmek gerekirse, sadece okumayıp, aynı zamanda paylaşmışlığım bile vardır bunlardan.
Sonra iki çocuklu âlemin derinliklerine doğru yol aldıkça, eh biraz da dikkat ettikçe, bu maddelerin bir kısmının oğluma, bir kısmının kızıma işlemediğini gördüm. Birine uyan, öbürüne uymuyordu. Hatta bir gün gayet acı bir şekilde çocuğun kendi başına oyun oynaması için yapılması gereken 10 maddenin hiçbirini yapmayan bir arkadaşımın çocuğunun, bizimkilere inat şahane bir şekilde odasında oyun oynadığını fark ettim. Oysa o 10 maddenin dokuzunu yapmıştım ben.
O gün birden bir aydınlanma yaşadım. Halbuki çakralarımı açmam için yapmam gereken şeyler listesine daha başlamamıştım bile. Demek ki çok da lazım değilmiş. J
Buldum, buldum… Hazır mısınız korkutucu cümleyi duymaya?
Dünyadaki çocuk sayısı kadar farklı çocuk karakteri var.
Dolayısıyla her çocuğa yapılması ve yapılmaması gereken şeyler farklı.
ozlem koc_nisan 2015_3
O kadar da korkutucu değil aslında durum. Özellikle henüz çocuk sahibi olmayanları endişeden kurtaralım. Sizin anneliğiniz ve babalığınız da tıpkı çocuklarınızın karakteri gibi size özel. Biraz karışık olduğunun farkındayım. Ama aslında durum basit: “Ne annelik-babalık, ne de çocuklar sınıflandırılamaz ve kıyaslanamaz”.
İki çocuklu olunca, deneyimli anne statüsüne terfi etmen kaçınılmaz. Bu statünün beraberinde getirdiği sorumluluklardan biri de sorulan sorulara yanıt vermek. Kendimce doğru yanıtları önceden bu maddelenmiş manifestomsu yazılardan derleyebiliyordum. Ancak sonra farkettim ki, bilmiş bilmiş cevap verdiğim anne veya babaların bir kısmı bana “Ama ben…” veya “Ama benim çocuğum…” diye dönmeye başladılar. Bu amalara bir yanıtım yoktu elbette; bunu maddelere koymamışlardı ki.
Sanırım artık çocuk yetiştirmek konusunda doğru yolu buldum.  Bulduğum doğru yol, tek bir doğru yol olmadığıdır.Polemiğe gerek yok, elbette ki çocuğa fiziksel veya duygusal şiddet uygulanmayacak, elbette ki tüm çocuklar barınma, beslenme, eğitim, sağlık hizmeti başlıklarında eşit ve yeterli haklara sahip olmalılar. Elbette ki kimi farklılıklar, fiziksel veya zihinsel dezavantajlara işaret ediyor olabilir. Dikkati elden bırakmamalı. Ben bunlardan bahsetmiyorum. Bahsettiğim şeyler şunlar:Her çocuk istediği, ihtiyaç duyduğu kadar sevgi görmelidir. Kimi çocuk kucaktan inmez, kimisi bu kadar fazla yakınlıktan hoşlanmaz. Kucak isteyen çocuk, kucağa alışır diye, kucak istemeyen çocuk sizi sevmiyor diye bir şey yoktur.
  • ozlem koc_nisan 2015_1Her çocuğun farklı ve aslında son derece gelişkin bir damak tadı vardır. Kimi çocuk et sevmez, kimi çocuk sebze (kendi çocukluğunuzu düşünün lütfen, hala hayattasınız). Kimisi iştahlıdır, kimisi iştahsız. Gereken besinler başka gıdalarla sağlanabilir. Bugün elma yemeyen çocuk, üç gün sonra yemeye başlayabilir. Damak tadı değişir.
  • Her çocuk farklı gelişim aşamalarından geçer. Kimisi 9 aylıkken yürür, kimisi 2 yaşında. Kimi çocuk 6 aylıkken anne der, kimisi 2,5 yaşına kadar işaret diliyle anlaşır. Kimi çocuk güzel yazar, kimisi çirkin. Kimi güzel resim yapar, kimi böceklerle oynamayı tercih eder. Harika değil mi, hepsi ayrı güzel.
  • Kimi anne tüm gün çocuklarıyla o aktivite senin, bu aktivite benim koşturur. Kimisi de ancak akşam yatmadan önce yarım saat kitap okuyabilir. Kimi baba saatlerce futbol oynar çocuklarıyla, kimisi pillerle lamba yakar masa başında. Hepsi olur ve hiçbirisi sorun değil, onlar sizin anne-babalığınızın çocukları.
  • Arada bir çocuklarınızı ihmal etmeniz onların sizin ebeveynliğinizi sorgulayacağı anlamına gelmez. Asıl anne ve baba olmaya çalışırken, bir insan olduğunuzu unutmanız onlara kötü örnek olacaktır.
Eksiklerim vardır, yanlışlarım da olabilir. Bu da benim anneliğimin yazıya dökülmüş hali işte. Bu yazıyı da böyle kabul ediverin. Sevgiler…

Hiç yorum yok: