Dün sabah uyandığımda aslında gün boyunca evden dışarı çıkmaya hiç niyetim yoktu. Ama Özü aradı ve Masko'ya bebek odası mobilyası bakmaya gideceklerini, ordan da Haşim İşcan geçidine gidip bebek arabası bakacaklarını söyledi. Bebek arabasını beraber alır indirim yaptırırız diye konuşmuş olduğumuz için biz de gitmeye karar verdik. Hava inanılmaz soğuktu, lodos esmesine rağmen rüzgar yüzümüze vurdukça resmen kesiyordu. Tonguç evden çıkarken iyi olmasına rağmen, zaman ilerledikçe kötüleşti. İnanılmaz halsizdi ve çok üşüdü. Neyse bir şekilde Haşim İşcan'a ulaştık ve birkaç dükkan dolaştık ama Tonguç'un hareket etmeye mecali kalmadı. Bir yerde çay içip Özlem'le Kıvanç'ı bekleyelim dedik ama doğru dürüst çay içilebilir bir yer de bulamadık. Bir simit dünyası bulup dünyanın en kötü tahinli pidesini yiyerek çaylarımızı içtik. Çayı içince biraz kendine geldi ama Özlem'le Kıvanç daha Masko'dan çıkamamışlardı, Deniz kızımızın odasını titizlikle seçiyorlardı doğal olarak. Tonguç onları bekleyemeyeceğine karar verdi ve biz zaten beğenmiş olduğumuz bebek arabasını alıp eve döndük. Birçoklarının "daha erken değil mi" tepkisini haklı bularak ama tekrar Haşim İşcan'a gitmeyi göze alamayarak aldık valla. Daha dün 5 aylık olduk ama bebek arabamız hazır. Yatağımız, dolabimiz yok ama arabamız var. Artık durmadan gezeriz biz de...
Arabanın resmi aşağıda, Tonguç da, ben de bu turuncu arabaya bayıldık. Abimiz de turuncuyu çok seviyor. Umarım Poyraz da sever. Klasik lacivert, kahverengi erkek çocuk arabası almayı en baştan reddettim zaten. Turuncu olmasaydı kırmızı alacaktım.
Dün gece küçük bir kabus gördüm. :))
Oğlum doğmuş ve de büyümüştü. 2-3 yaşında kadardı sanırım. Gece kalkıp gözünü açmadan televizyonun kumandasını alıyor ve televizyonu açıyordu. Tıpkı babası gibi, kabus....
Şimdi toplantıya çağrılıyorum, herkese iyi bir hafta diliyorum...