Ben Anı'ya, "sen masal okuyabilecek duruma gelince, kardeşin de doğacak" demiştim. Şimdi bir çabayla okumaya çalışıyor. Bu gidişle erken doğurtacak bu çocuk beni.
Masal okumayı başaramasa bile gülmekten doğuracağım. Komik çocuk yahu...
Dün akşam onunla "süper kahraman" kartlarıyla oyun oynuyorduk. (Bu yaşlarda oğlu veya yeğeni olan herkes bu kartları bilir. Bazı çizgi film kahramanlarının resimleri var bu kartlarda, altlarında da boy, kilo, hız zeka, çeviklik, dövüş ustalığı... gibi kategorilerde bazı değerler. Onlara göre kartların hepsini toplamaya çalışıyorsun filan) Anı zeka diyerek 3 tane kadın kahramanı tek seferde kapınca çok sevindi ve şaklabanlığa başladı. Kartları öperek, "bayılıyorum zekalı (zeki diyemiyoruz:)) kadınlara" diye iltifatlar yağdırdı. Ben de bunu fırsat bilerek azıcık muzırlık ediim dedim. "Teyzecim kadınlarda başka hangi özelliğe önem veriyorsun sen?" diye sordum. Durdu, biraz düşündü. Ve ne cevap verse beğenirsiniz... "Hız, çeviklik...."
Çocuk insanları o kategorilerden ibaret sanıyor yaaa....
Bu sabah da, dün gece Selena isimli anlamsız diziyi seyrettiği için zor kalkmış. Anneannesi uyandırmak istediğinde "ben uyuyacağım, kendimi iyi hissetmiyorum" diye arkasını dönmüş. Sonra annesi gitmiş. Üstünü açmış, zorla çoraplarını filan giydirmiş. Bu uyanmış ama surat asık, yataktan çıkmadan; "üf yaaa tamam tamam verin benim flütümü" demiş. Bizimkiler şaşırmış tabi, bu çocuk sabah sabah ne flütü sayıklıyor diye. "Ne flütü oğlum, flütü napcaksın" diye sormuş annesi. Cevap şu; "ne yapıcam, çoban olmaya karar verdim. Okula filan gitmicem. Alın bana 5-10 tane de keçi..."
Annem öğlen aradığımda hala gülüyordu... Çok yaşa e mi teyzecim, sen bizi güldürdün, sen de ömrün boyunca gül inşallah...