Cumartesi günü tüm gün eğitimde olduğum için Poyraz babası ile birlikteydi. Onlar babaoğul gezmişler. Dün de babası yamaç paraşütüne gittiği için biz ana-oğul beraberdik. İlk gündüz uykusundan saat 12.30 gibi uyandığında ilk sözleri "booo, atta" oldu. Yani topunu alıp, attaya gidecekmişiz. Tabi buna dünden razı olan bendeniz de zaten önceden hazırlamış olduğum çantasını da kaptığım gibi dışarı attık kendimizi.
Evimize çok yakın olan Yoğurtçu Parkı'na gittik. Orada küçük bir kafe var, çimenliğe yakın bir masaya yerleştik. Yan masamızın labradoru Rodi'ye baka baka yemeğini de yedi. Sonradan Rodi ile çok iyi arkadaş oldular. Ama ben maalesef fotoğraflarını çekmeyi akıl edemedim :)
Yanımıza önce Buğra, Burak ve Burçak geldi. Ateş'i getirmedikleri için onlarla pek ilgilenmedik :P Gerçi Burçak Teyze'mizin getirdiği çıngıraklı tekerleği ittirmekten çok zevk aldı benim küçük adamım.
Sonra Gamze ile Ali (10,5 ay) geldi. Ardından Başak ve Piraye(12,5 ay). En son da Hande Teyze'miz en küçük kankimiz İpek'i (1 ay) getirdi. Bu arada anneanne, dede ve aslan abimiz Anı da gelince epey şenlikli bir durum oldu. Çimlere yayıldık, top oynadık, salıncakta sallandık. Anlayacağınız çoook keyifli bir gün geçirdik.
Tuluğ ve Güneş eksikti bu tabloda ama onların işi olduğu için gelemediler. Biz de onlarsız olmaz diyip Heybeliada Cafe'ye onları görmeye gittik. 6 aylık küçük ve tatlı canavar Güneş'in resmini de altta görebilirsiniz. Sanırım pek yoruma gerek bırakmıyor :)
Neyse tam 6 saat sonra eve döndüğümüzde yüzümüz kızarmış, karnımız açtı. Poyraz 2. gündüz uykusunu inat edip yapmadığı için oldukça yorgun ve sersemdi. Banyo yaptı, yemek yedi, biraz oynadı ve 20.45'te uyudu. Ben de bacaklarım kilometrelerce koşmuş gibi ağrıdığı için kendimi koltuğa zor attım.
Olsun değdi, çok güzel bir pazar oldu...
Evimize çok yakın olan Yoğurtçu Parkı'na gittik. Orada küçük bir kafe var, çimenliğe yakın bir masaya yerleştik. Yan masamızın labradoru Rodi'ye baka baka yemeğini de yedi. Sonradan Rodi ile çok iyi arkadaş oldular. Ama ben maalesef fotoğraflarını çekmeyi akıl edemedim :)
Yanımıza önce Buğra, Burak ve Burçak geldi. Ateş'i getirmedikleri için onlarla pek ilgilenmedik :P Gerçi Burçak Teyze'mizin getirdiği çıngıraklı tekerleği ittirmekten çok zevk aldı benim küçük adamım.
Sonra Gamze ile Ali (10,5 ay) geldi. Ardından Başak ve Piraye(12,5 ay). En son da Hande Teyze'miz en küçük kankimiz İpek'i (1 ay) getirdi. Bu arada anneanne, dede ve aslan abimiz Anı da gelince epey şenlikli bir durum oldu. Çimlere yayıldık, top oynadık, salıncakta sallandık. Anlayacağınız çoook keyifli bir gün geçirdik.
Tuluğ ve Güneş eksikti bu tabloda ama onların işi olduğu için gelemediler. Biz de onlarsız olmaz diyip Heybeliada Cafe'ye onları görmeye gittik. 6 aylık küçük ve tatlı canavar Güneş'in resmini de altta görebilirsiniz. Sanırım pek yoruma gerek bırakmıyor :)
Neyse tam 6 saat sonra eve döndüğümüzde yüzümüz kızarmış, karnımız açtı. Poyraz 2. gündüz uykusunu inat edip yapmadığı için oldukça yorgun ve sersemdi. Banyo yaptı, yemek yedi, biraz oynadı ve 20.45'te uyudu. Ben de bacaklarım kilometrelerce koşmuş gibi ağrıdığı için kendimi koltuğa zor attım.
Olsun değdi, çok güzel bir pazar oldu...
Bu hafta sonundan çıkarılacak en büyük ders: Fotoğraf makineni yanından ayırmaaaa!
Elleri havada çünkü çimenlere dokunamıyor :) Bu yüzden de çimenlerde düşünce tekrar ayağa kalkamıyor, emekleyemiyor. Öylece kalıyor...
Hava 26 derece olunca, kısa kolluyu giydirdim. Oooh yaz geldi.... Bol bol booo oynicaz...
Salıncakta sallanmaya bayılıyor. Bıraksam tüm gün orda oturabilir.
Ama anlaşılan Piraye salıncakta sallanmaktan pek hoşlanmadı. Acaba sallayan babası olsaydı durum böyle mi olurdu? Küçük babacı cadı Piroş Pırpır....
Piroş ve Ali'nin top savaşı. Aslında bu bir oyun. Ali topu alıyor, atıyor ve Piroş'un da atmasını istiyor. Piroş atmayınca sıkılıp topu gene alıyor ve atıyor. Bu arada Piroş topu hiç alamadığını düşünüp bağırıyor. Çok komiklerdi...
Komşumuzun oğlu Kenan abi Poyraz'ı sallarken.
Ve işte küçük tatlı canavar Güneş (6 ay), dükkanın önünde. Sürekli elinden tutulup yürümek veya kucakta hoplamak isteyen Güneş'i annesi birazcık yorulsun da uyusun diye yürüteçe koydu. Yürüteçe ters binince düz gidiyor, düz oturtunca hiç hoşlanmadığı gibi ters gidiyor. Gerçekten eğlenceli ve enteresan bir çocuk bu yahu.