Salı, Nisan 27, 2010

Çocuklara da her gün bayram....

23 Nisan'da Özgürlük Parkı'na gidecektik. Ama Hande arayıp da oranın çok sıcak ve çok kalabalık olduğunu söyleyince, dümeni Fenerbahçe Parkı'na kırdık. Çocuklar da, biz de pek keyifli bir gün geçirdik.

Aslında Poyraz'la Piraye'nin arasında sadece 25 gün var. Hatta Piraye 25 gün küçük. Poyraz'In maymunluk yaparak dikkat çekmeye çalışması da bundan herhalde :)
***

Bu bahar bir başka güzel. Ağaçlar, çiçekler, doğa bütün kış yağan yağmurla susuzluğunu bastırmış olarak teşekkür ediyor sanki.
***

Bahar bitmeden Fenerbahçe Parkı'na bir gidin derim ben.
***
Kuzular omuzlarda. E bu resimden Piraye'nın neden 6 yaşında göründüğünü de anlamışsınızdır :)
***
Kuzular ve ben
***
Poyraz; bir kaydırak kuşu
***
Ma aile tahtırevalliye bindik, en çok Başak'la ben karlı çıktık bu işten. Özlemişiz valla, çocuklar bahane oldu :)
***
Küçük park canavarım her seferinde daha cesur ve tabi ki de daha atak oluyor. Korkutucu :)
***
Uzun uzun salıncaklarda sallandırlar
***

Çimenlerde koşturdular
***
Papatya topladılar
***
Beraber yapacakları muzırlıkları düşündüler
***
Yardımla da olsa ağaçlara tırmandılar
***
Trencilik oynadılar
***
Gazozsuz bahar gezmesi olur mu?
***

Uçurtma ve Gazoz

Bu bir 18 Nisan yazısıdır. Ancak fırsat bulabildim :)

18 Nisan'da Nazım Hikmet Kültür Merkezi Çocuk Kulübü Maltepe sahilinde bir uçurtma şenliği düzenledi. Acayip kalabalık ve neşeli bir gündü. Rüzgar o kadar ani yön değiştiriyordu ki, öyle uçurtmayı salıp beklemek mümkün olmadı. Ama zaten bu öyle havada süzülen uçurtmalardan sıkılan bizim miniklerin yaş grubuna çok iyi geldi. Sürekli bir sağa bir sola savrulan uçurtmaların peşinden koştular. Yorulunca da çimenlere oturup çekirdek yediler. Neticede biz bu şenliği çok sevdik, hep isteriz :)

Annesiyle kuızusu uçurtma uçuruyor (ya da uçuramıyor).


Babanın 3 metre yüksekte tuttuğu uçurtmanın kuyruğunu yakalamaya çalışmak günün eğlencesi idi.


Garson abi geldi ve sordu; "ne getireyim sana?"
Cevap: "Dozoz"
:))))

Cuma, Nisan 09, 2010

Derince Harikalar Sahili

" Bol bol koşup oynadım"
***

"Annem resim çektirmek istedi ama ben poz vermeyi pek sevmiyorum"
***
"Bu ne komik bir inek böyle"
***

"Çarpışan botlara bindik, İpek'le babası Kurtuluş'a bol bol çarptık"
***

"Yaşasın kum! İpek'le her yerimizi kum yaptık"
***

"Pamuk Prenses baloya giderken ben de ona eşlik ettim :)"
***

"Dinazor'un dilinden kaydım"
***
"Tırtıl mı daha sevimli, yoksa ben mi?"
***

"Ben bunu biliyorum, bu çizmeli kedi!"
***

"Kocaman köpeğin ağzına girdim :)"
***

"Dinazorun sırtına çıktım"
***


"Dinazorun kuyruğundan kaydım"
***


"Yaşasın küçük bir timsah!"
***

"Bu da büyüüüük bir timsah"
***
"Büyük timsahın dili çok uzun, çok korktum kayarken"
***
"Ben en iyisi küçük timsaha döneyim. Ama aksiyon olsun, ters kayayım bari"
***

"Ters kayarsan işte böyle öpersin kaydırağı :)"
***

"Tırman tırman tırman...!"
***

"Yorulmaya başladım iyice..."
***
"Ejderhanın karnından çıktım"
***
"Bu filin üstüne çıkamadığımız için çok mutsuzum"
***

Benim çocuğum yapmaz demeyin

Önceki akşamı çok kötü geçirdim. Hepimize ders olması açısından anlatayım istiyorum. Aslında çoook keyifli geçirdiğimiz hafta sonunun resimlerini koyacaktım önce ama bu olay öne geçti.

Annemler bir çift kapılı gardrop almışlardı, paketiyle geldi evde duruyor. Daha açılmadı. Duvara yaslamışlar, öyle kendi kendine düşmesi de imkansız. Neyse dün akşam evde 4 yetişkin varken benim oğlum "bunun içinde ne var çok merak ediyorum" diyerek kutuyu çekip üzerine düşürdü. Korkunç bir andı, odaya girdiğimde Poyraz tamamen kutunun altındaydı ve sesi çıkmıyordu. Bir saniye için "gitti çocuk" diye düşündüğümü hatırlıyorum. Zorla kutuyu kaldırdım ve altından çıkardığımda ağlamaya başladı. Hemen hastaneye götürdüm. Beyin tomografisi, göğüs röntgeni, karın ultrasonu derken neyse ki herhangi bir sorun olmadığını öğrendik. Şu anda da kafasının arkasındaki hafif bir şişlik dışında neşesi yerinde. Ama bir sürü radyasyon almış oldu. Yaşadığım korku da cabası, hala ellerim titriyor.

Poyraz sakin bir çocuk, yaramaz diyemem. Öyle dolaplara filan tırmandığı da yoktur. O kutuyu çekeceğine hiç ihtimal vermedim. Hatayı da burda yaptım. Tüm çocuklar her an, saniyeler içinde, herşeyi yapabilir. Artık buna eminim. Gerçekten tüm detayları düşünüp, yapar yapmaz diye ayırt etmeden olası tüm tehlikelere karşı önlem almak lazım. Sonuçta ucuz atlattık gerçekten, kemiklerinin esnek olmasına bağladı doktor. Yani aynı hesapla bu iş benim üzerime 250 kiloluk bir kütlenin düşmesi gibi birşey. Şimdi hemen evdeki çekince düşme olasılığı olan dolapları duvara sabitleyeceğim. Bu ağır, bunu çekemez demeyeceğim. Aman diyim ne olur siz de evi bu gözle bir kez daha gözden geçirin.

Bu vesile ile tüm minnoşlara herşeyden önce sağlıklı günler diliyorum.