Salı, Temmuz 21, 2009

1 yaş daha büyüdüm

Yaşlandım demiyorum farkındaysanız, büyüdüm... Tamı tamına 34 yaşındayım geçtiğimiz pazar itibariyle. Komik bir yaş, henüz yolun yarısına gelmemiş ama sadece 1 sene kalmış bir ruh hali...
Neyse kocamın espirisi de kayda değerdi, yazmadan geçmeyeyim. Kendisini güneşin altında 10 kez seslenerek uyandıramayınca, Anı'nın eline 1 şişe soğuk su vererek uyandırılmasını sağlayınca çok kızdı tabi :) Bu kızgınlığını da "seni bozdurup 2 tane 17'lik alıcam" diye dile getirince çok güldüm. Niye mi güldüm? Ayol 2 17'lik ediyorum daha ne isteyeyim...
Ben aslında birkaç hafta önce daha yaşlanmış hissetmiştim kendimi. Hiçbir fanatik hayranlığım, posterini duvarıma asmışlığım olmamasına rağmen Maykıl Ceksın'ın ölümü beni sarstı. Yani gençliğimden kalma bir parça gitti resmen...
Neyse netice itibariyle 1 yaş daha büyüdüm, kutlu mutlu filan olsun işte...

Hafta sonu Avşa'ya "anane ve dede ve abiye" gittik. 3,5 saatlik bir denizotobüsü yolculuğunu da gezerek, insanlarla oynaşarak, yeni arkadaşlar bularak başarıyla geçirdik.

Hepi topu 2 güncük kalacağımız için kahvaltıdan sonra denize koşmak suretiyle bolca enerji harcadık. Hatta o kadar ki, pazar akşamı eve döndüğümüzde üçümüzün de resmen leşi çıkmıştı. Üstüne bir de hafta sonu havanın sıcaklığı, çatısı olmayan evimizin günün tüm sıcağını gece boyunca içerde hapsetmesi eklenince oldukça yorucu bir haftasonu olduğunu söyleyebilirim.
Dönüş yolculuğu sırasında Poyraz daha önce hiç görmediğim bir tavır sergiledi, ki ben buna "yolculuk arsızlığı" adını verdim. Herkesin ikram ettiği yiyeceği aldı ve almakla yetinmeyip yedi :) En çok Biskrem'i sevdi, çünkü ben ona daha eline alır almaz; "annecim bak bu süprizli bisküvi. Tatlı çocukların bisküvisinden çikolata çıkıyor" dedim. İçinden çikolata çıknca yüzünde oluşan gülümsemeyi görmeliydiniz. Tabi bu gaz sadece 2 bisküvi boyunca yetti, sonra yeni tatlara koştu doğal olarak. Üzümlü kek, biskrem, antep fıstığı kaplamalı cezerye, limonlu gazoz ve altın başak bisküvi. Nasıl kusmadı anlamadım...

Hafta sonu resimlerini koymadan önce oğlumun son incilerini de yazayım;
- Uuuu bu denizde ne kadar donus var, eeee ne kadar dosun var, eeee ne kadar yosun var. Oh beee... (söyleyene kadar uğraştı ve başardı)
-Babası: oğlum bak tara sinet
Poyraz: Ya baba saçmalama o tara sinet diil, tara sinet... (konuşamıyor olabilir ama sağır değil)

-Anne ben tırlarda tostum, tostum... (kırlarda koştum, koştum)
-Eeee sonra ne oldu?
- Mamanın içine düstüm (kahkahalarla gülüyor, bu da onun komikliği)
Kova, kürek, midye kabukları ve toprak; var mı daha güzel bir oyuncak :)
***
Denizden yeni çıktım, güneşleniyorum. Arkadan anane gözetimi altındayım, farketmedim sanmayın...
***
Dedemin bahçe hortumunu ele geçirdim ve heryeri, herkesi kahkahalar ile ıslattım. Annem kızmasın diye böyle mahçup bakıyorum, yoksa çok eğlendim yani :)
***
Sonunda annem yapacağını yaptı ve beni çay bahçesi masasında da uyuttu. Gitti bütün karizma.
***
Ben denize girmeye gerçekten bayılıyorum, annem sürekli ağzını kapa su yutacaksın diyor ama, ağzımı kapatarak kahkaha ve eğlenceli çığlıklar atamam ki...
***
Ertesi gün annem beni en azından minder üstünde uyuttu, masa üstünde değil. Ananem yine gözetimde ama, annem yüzsün diye bu sefer.
***
"hey amigos..."
***
"İşte benim sevgili ananem ve dedem..."
***
"Kendi valizimi kendim taşırım tamam mı? İmza: Cep Herkülü"
***
"Tamam annecim bir daha salyangozların tadına bakmicam, söz..."
***

"İşte dünyanın en yakışıklı abisi, benim Anı abim..."

***