Çarşamba, Nisan 03, 2013

Zavallı çocuklar, zavallı ebeveynler

Bir süredir bazı şeyler üst üste gelince, bazı şeyleri sorgulamaya başladım. Sırasıyla anlatayım..

- Önce geçen hafta bir arkadaşım bir mail yolladı. Şu indirimli fırsatlar satan sitelerden birinde, çocuklar için oyun alanı olan bir kafenın bir fırsatı varmış. Alıp çocuklarla gitsek mi diyordu. Ne var bunda diyeceksiniz, istek son derece güzel ve de mantıklı gibi di mi?

- Sonra hafta sonu, çocukları doğa ile kaynaştırabilmek için tam 130 Km yol gittik. Ormanlık alanda koşturup oynasınlar, elleri toprağa, bitkiye, ağaca değsin, ha tabi bir de temiz hava alsınlar diye...

- Dün de bir dükkanın önünden geçerken, vitrinde duran oyuncakları gördüm. Sepetinde uyuyan kedi ve köpek yavruları ama o kadar gerçekçi ki, nefes alıp verirken göğüs kafesi de hareket ediyor.

Bu üç başlığı alt alta koyduğumda aslında hem bizim, hem de çocuklarımızın ne kadar da zavallı olduğunu farkettim.

Düşünsenize, çocuklar oyun oynasın, anneler de 1 bardak çay içsin diye açılmış mekanlar var. Üstelik yerleri plastik, oyuncakları plastik, sandalye ve masaları plastik tamamen suni ve havalandırma ile ortamın havasının ayarlandığı yerler. Ne bileyim eskiden komşuluk vardı, çocuklar odalarında ya da halıda oynarken anneler çayını içer, birbirlerine poğaça tarifi verirlerdi. Çocuklar da annelerinin tepesine çıkmadan oynamayı bilirdi, anneler de aman misafir gelecek de ev dağılacak diye düşünmezdi. Herkes yaptığı birşeyi getirir, tabaklar beraber toplanıri bulaşık beraberce mutfakta sohbete devam edilerek yıkanırdı.


Sonra şu toprak ve temiz hava sorunsalı. Parklarda zemin plastik, kum havuzları kedi, köpek pisliği ile dolu. Evlerin bahçeleri hayati önem taşıyan otoparklara dönüştürülmüş olunca, toprağa dokunmak ve temiz hava almak için 130 km gitmek kaçınılmaz oluyor. Sizce de çok acı değil mi?

Ha bir de evcil dostlarımız sorunu var. Her çocuk bir kedisi, bir köpeği olsun ister. Ben de istemiştim, hala da istiyorum çünkü kuş ve balıktan başka birşey besleme imkanım olmadı. Benim çocuklarım da maalesef, eşin dostun köpeğini severek veya otoparkta kedi besleyerek tatmin etmeye çalışıyorlar bu isteklerini. Şu yapay kedi ve köpekleri görünce, çocuklarımızın ne kadar zavallı olduğunu düşünmekten başka birşey geçmedi aklımdan.

İşte böyle, bu da negatif bir tespit yazısı oldu... Ne yapalım?

Şehirlerarası bir buluşma ile Sapanca'da baharı karşılamak


 

Herşey Özlem'in telefonuyla başladı.
"Abant'ta buluşalım mı?"
Hiç hayır der miyiz, "heyoooo" dedik ailecek.
Ama Abant soğuk olur kaygısı ile bahar buluşmasında rotamızı Sapanca'ya çevirdik. Ve Koç'larla Kahraman'lar buluştu.
İşte fotoromanımız;
Önce göl kıyısında bir kahvaltı. Ama itiraf edeyim ki çok zor oldu, çocukları etrafı suyla çevrili bir yerde sabit tutmak neredeyse imkansız idi. Hele minikler, sürekli kendilerini suya atmaya çalıştılar. Gittiğimiz mekanın adını hatırlamıyorum ama çocuklarla tekrar gitsem buraya gitmem. Çok da çeşitli olmayan bir serpme kahvaltıya kişi başı 25 TL ödedik...






Kuzular buldukları her yeri oyun alanı, her şeyi de oyuncak yaptılar. Ama gezinin ilk etabında oldukça mutsuzlardı çünkü ormanlık alanda piknik yapma hayaliyle gelmişlerdi.


 İşte kendini suya atmaya hazırlanıp, derinliği kontrol eden bir zilli. Bıraksak gireceklerine adım gibi eminim...











 Neyse sonra Meşelik Park isminde bir orman içi tesise gittik de, yüzleri güldü. Bolca koşturup oynadılar. Kertenkele bile yakaladılar :)

 Tepeden tırnağa çamura bulandılar...
***

Miniklerin kaya tırmanışı görülmeye değerdi.

Meşelik Park'ın atmosferi fena değil, etrafta sincaplar cirit atıyor. Bir tane de çocuk parkı koymuşlar. ATV safari ve atlı gezinti olanağı var. Çok da kalabalık olmayınca, bizim için keyifli oldu.

Orman içi aktivitelerden sonra karnımız acıkınca bu sefer son durağımıza, Cansu Alabalık tesislerine geldik. Mekan güzel, oyun alanı ve çeşitli salıncaklar var. Atlı gezinti ve geniş yeşil alanlarda oynamak mümkün. Daha sıcak havalarda daha kalabalık olursa keyifli olmayabilir, biz akşam üzeri gittiğimiz için nispeten sakin idi. Mekan güzel ama yemekler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Balıklar küçük ve fazla pişirilmiş, köfte ise tek kelimeyle berbat ve çiğ idi.





 Neyse yine de gün boyu koşturup acıkan kuzuları beslemek mümkün oldu.
***
 
 
Yorgunluğumuzu da aile boyu salıncakta attık.
 ***