Cumartesi, Ocak 26, 2008

Poyraz'ın son halleri

Alt iki dişimizden sonra, üst orta dişler değil, onların yanındaki dişler çıktı. Çok komik, vampir gibi. ANcak bu kadar fotoğraflayabildik.

Abim ve ben... Bu arada elimizden diş kaşıyıcısını asla bırakmıyoruz. Ha bu arada asla demişken, oğlum "asla" diyebiliyor. Biri derse derhal taklit ediyor. Minik papağanım benim.
Abimiz bir basket delisi. Beşiktaş Spor Kulübünde eğitim de alıyor. Poyraz da abisi basket oynarken onun ayaklarının altında dolanmaya bayılıyor.

" Ben bir ayağa kalksam, o zaman göreceksiniz asıl basketçiyi..."

" Topumu vermem. Emeklerken de taşımanın bir yolunu bulurum."

"Ananem sağolsun, elleriyle besleyerek beni büyütüyor:)))"

Cuma, Ocak 18, 2008

10 aylık Poyraz fotoları

Her sabah ananemize giderken... Mahsun, aç ve uykulu. Yol arkadaşım benim.

Geçen cumartesi güneşi görünce, sarındık, sarmalandık ve Bahariye'de gezmeye çıktık

O gün babası oğlunun arabasını, oğlu da mikrofonunu elinden bırakmadı. Ben de elimi kolumu sallaya sallaya dolaştım :)
İşte size benim poğaçam.

Sabah uykudan kalkmışız. Gözler şiş. Daha afyon patlamamış ama flaşlar patlıyor gözünde. Öyle yemelik oluyor ki sabahları, daha ayılmadan. Fırsat bu diye yumuluyoruz biz de.
Yarın Ali arkadaşımız gelecek bize. Annesinin işi varmış, birkaç saat misafirimiz olacak. Ben de biri 10, biri 7 aylık 2 veletle bakalım nasıl başedicem :)
Maceraları yazarım yarın akşam. Herkese iyi geceler şimdi, film aldım ama ne benim, ne de Tonguç'un seyredecek enerjisi yok. Hazır oğlum uyurken ben de yatayım bari. Herkese sevgiler...




Son numaralarımız

Oğlum kendine soru sorulduğunu anlıyor artık. Ve işine gelirse (evet kesinlikle işine gelmeyen birşeyi yapmıyor) cevap da veriyor.

Baba nerde oğlum? Ya babanın olduğu yere doğru bakıyor, ya da emekleyerek babayı arıyor.
Lamba nerde oğlum? İşaret parmağı ile lambayı gösteriyor ve eğer kapalıysa aç diyor.
Ayı kafasını ne yapıyor annecim? Bir oyuncağımızda bir ayıcık var, kafasını sağa sola sallıyor. Benim ayıcığım da kafayı sağa sola sallıyor tab.
Kuşlar nasıl uçuyor oğlum? Pırrrrrrr......

Bunlardan başka öpücük veriyor, dıgıdık dıgıdık yapıyor, müzik duyunca el çırparak dans ediyor, iki dizinin üzerinde oturmayı seviyor, deli deli yapıyor eliyle ve "dli dli" gibi birşey söylüyor. Şaşırınca "a aaaaa", kızınca "eeeeehhh", vurduktan ya da ısırdıktan sonra kendisine kızıldığını anlayınca severek "ciciii ciciii" diyor. Televizyonun dvd yuvasını açmayı öğrendi. Sürekli bir yere tutunarak ayağa kalkıyor ama bazen ayakta olduğunu unutarak ellerini bırakıyor ya da eline başka birşey alıyor. Tabi sonuç popo üstü oturmak, bazen de sırt üstü yuvarlanmak oluyor.

Sevgisini ifade etme biçimi çok komik, ağzını kocaman açarak yanağımı vakumluyor, sonra da ısırıyor zevk dolu çığlıklar atarak. Geçen gün dudağımı bir ısırdı, kopardı zannettim valla.

Top oynamayı çok seviyor, eline top alıp "at" diyince anlıyoruz ki top oynama saatimiz gelmiş. Bunun dışında saklambaç ve kovalamaca en favori oyunlarımız.

Söz veriyorum hafta sonu resim çekip koyacağım bloga, şimdilik sadece son durumu anlatayım dedim.

Hızla büyüyor... Çok hızlı hem de ve ben de aynı hızla yaşlanıyorum :)

Salı, Ocak 15, 2008

Çooook yorgunum...

Bütün hafta sonu çalıştım, hatta cumartesi gecesi pazar sabahına kadar da çalıştım. Ve tüm pazar günü de. Oğlum babasıyla kaldı ilk kez. Ve bence her ikisi de sınavı geçti. Hatta Tonguç sadece çocuğa bakmakla kalmayıp, yerleri sildiği ve mutfağı da temizlediği için benden yıldızlı pekiyi almayı bile haketti. Ama şimdi o yorgun, ben hem yorgun, hem uykusuz haldeyiz. Akşam eve gidince oğlanı yatırıp kendimi koltuğa atıyorum. 1-2 saat ancak durabiliyorum, sonra doğru uykuya. Ne banyo yapabildim, ne yemek pişirebildim. Sadece dün akşam 1 makine çamaşır astım, hepsi bu. Poyraz da tam bir afacan oldu. Evde saklambaç ve kovalamaca oynuyoruz. Çok hızlı ama kontrolsüz hareket ettiği için sürekli oraya buraya çarpıp ağlıyor. Burun deliğine parmağını sokmayı öğrendi. Annemin tüm engelleme çabalarına muzır muzır gülerek karşılık veriyor. Ben bu işte teyzesinin ve abisinin parmağı olduğunu düşünüyorum.Acayip hareketlendi, altını değiştirmek için sırtüstü yatırmak olağanüstü bir çaba gerektiriyor artık.
Bu arada, haftasonu baba-oğul benimkiler kız tavlamaya çıkmışlar ama 7'den 77'ye tüm dişileri oğlum tavlamış :)

Salı, Ocak 08, 2008

İyileştik :)

Merak eden, yazan, arayan, soran herkese duyurulur. Biz iyileştik :)
İnanın çok mutluyum. Üstelik uykumuz da, yememiz de normale döndü. Hatta babamın iddiasına göre verdiği yarım kiloyu geri aldı bile. Geçmiş olsun dileklerini ileten herkese çok teşekkür ederim. Lütfen kendinize ve kuzucuklarınıza çok ama çok dikkat edin.

Cumartesi, Ocak 05, 2008

Oğlum 10. ayını doldurdu, nice sağlıklı ve mutlu aylara, yıllara annem...


"Geç kalmış bir yeni yıl resmi. Oğlumdan da herkese mutlu yıllaaarrr!"

Bugün tam 10 aylık oldu oğlum. Ne yazık ki tam olarak iyileşmiş değiliz hala. Üstteki 4 dişi birden çıkmaya karar verince zaten güçsüz düşen o minnacık vücut, bir de virüsler gelince savaş alanına döndü. İnatçı 4 dişten sadece biri kendini gösterdi henüz. Diğerleri de çıksın, pasta yapıp konu komşuya dağıtacağım valla. Ne dişmiş beee.
Dün de ateşi 38,5 olunca dayanamayıp doktora götürdüm tekrar. Boğazı hafif kızarmış. Bu tür durumlarda %5 olasılıkla zatüreye dönüşme ihtimali nedeniyle doktorumuz antibiyotik verdi. Böylece benim en azından ilk 1 sene antibiyotik vermeme çabam da beyhude bir çabaya dönüştü tabi.
Büyükler hep der ya, "çocuğun hasta olduğuna değil de, huy değiştirdiğine yanarım" diye. Valla doğruymuş. O güzel güzel yiyen çocuk, 5-6 kaşıktan sonra yemez oldu. Üstelik o kadarcık mamayı bile kustu, hem de kaç kez. Sinirden ve üzüntüden ağlayarak kaç kez hem kendimin, hem de onun üstünü değiştirdim hatırlamıyorum. Hele o güzelim uyku düzenimiz hayal oldu. Gece boyunca 5-6 kez ağlayarak uyanıyor. Kucağıma almadan imkanı yok sakinleşmiyor. Hatta kucağımda bile uzun uzun ağladığı, mızırdandığı oldu. Çok uykusu oılmasına rağmen bir türlü uykuya dalamıyor. Yatağın içinde veya kucağımda dönüp duruyor. Kafasını oradan oraya yaslıyor. Mantra gibi ninni parçacıklarını tekrarlaya tekrarlaya sakinleştirip uyutmaya çalışıyorum. Evin koridorunda Poyraz kucağımda iken ninni söyleyerek volta atıyorum bütün gece. Sırtım, belim ve hatta kalça eklemlerim bile ağrıyor.
Asla biberon maması içmiyor. Hatta su dışında hiçbir sıvıyı da içmiyor. Emzirmenin değerini bir kez daha anladım. Bugün tüm yemeklerini sulu sulu hazırladım da biraz daha normal miktarlarda yedi neyse ki.
En üzücü tarafı da, 9 ayda 10,5 kg olan oğlum 10. ayını doldurduğunda yalnızca 9,600 kg. Bu hastalık oğlumdan tam 450 gram götürdü valla.

Neyse çok şikayet eder gibi oldum. Aslında bunlar normal şeyler. Nasıl olsa geçecek, dermansız dertleri olmasın da kuzuların.
Umarım bu acayip virüs salgınında sıramızı savmışızdır. Bir tur daha dönerse ailece en yakın hastaneye gidip bizi karantinaya almalarını isteyeceğim yoksa.

Az önce güzel güzel uyudu da ben de ihmal ettiğim blogumuza bişeyler yazabiliyorum. Umarım bu gece güzel uyursun bebeğim.
Aşağıda son birkaç gündür çekilmiş birkaç resim var. Sanırım durumu size özetler.

"Ateşini düşürmek için soğutucu bant yapıştırdık. Bantı çıkarmak isteyince de unutsun diye pencereden martılara ve kargalara bakmaya başladık"

"Ana-oğul hastayız"

"Burnu tıkandığında belden yukarısını bir yastıkla yükseltiyordum. Ama minnoş hem üstünü açmayı, hem de yatağına kıvrılmayı başarmış"

Salı, Ocak 01, 2008

Grip beni de vurdu sonunda

Önce anneanne ve dede, sonra kuzucum, sonra babası derken ben de yorgan döşek hasta oldum.
Dün akşam Poyraz'ın gene çok ateşi vardı. İlaçlar fayda etmedi, sürekli alnını nemli tutarak ateşini düşürmeye çalıştım. Dereceyle ölçüp de 39,6'yı gördükçe çaresizliğimden ağladım resmen. Tamam belki biraz abartıyorum ama, ateşten tir tir titreyen ve anne diye kollarını bana uzatan kuzumu gördükçe kahroldum. Üstelik doğru dürüst birşey de yemedi tüm gün, ya kustu, ya da 5 kaşıktan sonra yemedi. Gece yarısı ateşi düştü. Ama uykusu oldukça huzursuzdu. Tabi ben de doğru dürüst uyuyamadım. Doğal olarak zaten belirtilerini göstermiş olan grip bugün bütün bedenimi sardı. Neyse ki Tonguç bugün biraz daha toparlanmıştı da çocukla ilgilenebildi. Kuzum bugün çok daha iyi, az önce uyudu ve ateşi yok şimdilik.
Benimse kafam sanki 50 kilo, vücudumda ağrımayan yerim yok. Öksürüyorum, burnumda iğne deliği kadar bile hava yolu yok.
Salgın var, lütfen kendinizi ve kuzularınızı koruyun. Kalabalığa sokmayın, elleriniz sık sık yıkayın.
Daha fazla yazacak da gücüm yok. Herkese iyi seneler diliyorum!