Hepimiz, her yaş çocuğunda benzer şeyler yaşıyoruz yani öyle mi?
O zaman normal bu, anladım....
Sakin olacağız, tepki vermeyeceğiz. Sonra konuşmayı deneyeceğiz...
Tehdit etmeyeceğiz, sadece kendisine ve etrafına zarar vermesini engelleyeceğiz.
Peki tüm bunları yapabilmek için ne kullanacağız prozac filan mı?
Sabah yarım saat uyandırma, giydirme ve kahvaltı ettirme uğraşısı üzerine 10 saat mesai. Mesai esnasında veya arada, alışveriş listesi hazırlama, okuldaki arkadaşının doğum günü için hediye alma, akşama ne yemek pişireceğim diye düşünme...vs gibi ek faaliyetler. Akşam daha okuldan alınırken başlayan pazarlığa olabildiğince sakin ve mantıklı cevaplar vermeye çalışma (anneeee eve gidince 5 tane dora seyredebilir miyim, hayır annecim. O zaman 3 tane? annecim akşamları çizgi film seyretmiyoruz biliyorsun. O zaman ben de yemek yemem, hüüüüüüü.......).Eve varış, üşümüş, yorgun ve elleri poşetle dolu halde otoparkta kediyle oynamasını beklemek, eve çıkarken tüm dairelere fatura dağıtmasını beklemek (postacıymış, bu işi çok keyifle yapıyor), eve çıkınca bir tur daha çizgi film pazarlığı yapmak (Disiplin! çizgi film yok. Yok dedik bir kere di mi?), oyun oynamak isteyen ama aynı zamanda aç bir çocuğa yemek hazırlayabilmek için mutfakta beraberce oyun haline getirebileceği şeyler icat ederek akşam yemeğini hazırlamak (bu iyi senaryo tabi, bir önceki akşamdan yemek yapıldıysa). Sonra (yine iyi ihtimalle) babanın eve gelişi, babanın poposunu 5 dakika koltuğa koyma ihtiyacını gidermesini beklemek (bizimki popo değil orası kesin, mesela benimki motor), babanın sofrayı "hazırlayıp" anneye yardım etmesi (3 tabağı ve 3 çatalı üst üste masanın ortasına koymak mesela).
Sıkıldınız mı? Durun daha bitmedi :)
Hadi oğlum, ağzındakini çiğne oğlum, sandalyenden inme oğlum...vs cümleleri eşliğinde kendi yemeğini de buz gibi edene kadar yiyememek, babanın sofrayı toplaması (toplayıp kirli bir halde lavabonun kenarına bırakması demek istedim, makineye anne ayrıca yerleştirir nasıl olsa), yoksa şanslı günündesiniz ama genellikle bu teraneye çamaşır yıkamak, çocuğa banyo yaptırmak ve ertesi gün için yemek yapmak eklenir. İçerden gelen sesler şöyledir genelde;
- babaaaa, babaa, babaaaa, BaBa, babacııııım....
- hı?
- Seninle oyun oynayalım mı?
- çok yorgunum oğlum biraz dinleneyim
- ama baba sonra yatıcam ve oyun oynayamıcaz
- tamam hadi oynayalım
(oyun her neyse maksimum 5 dakika ve elde kumanda ile bir göz televizyonda oynanır)
Bu döngünün uyku saatine kadar sürmesi, hadi yatağa seslenişi ile başlayan" ama ben daha oynamadım ki, 5 dakika daha, hüüüüüü..." nidalarının savuşturulması (ikna edilmesi), pijamaların giyilmesi, süt içilirken masal okunması, diş fırçalanması ve uyku moduna geçilmesi. Hakkını yemeyeyim, yatarak yapılabilen bu uykuya geçiş seremonisinde babamızın çok desteği oluyor.
Bu arada çoktan leşi çıkmış annenin, kalan son enerjisi ile 3 sayfa kitap okuması (4. sayfaya genelde geçemiyorum) veya banyo yapması veya birkaç satır karalaması, akabinde yastığa yaklaşırken baygın düşüp uyuyakalması.
Ben bir de ikinciye hamileyim yaaa...
Sanırım daha en baştan, 10 sene önce evlenerek bir hata yaptım :) Herşeyin başı o oldu.
Hadi bu konuda da yalniz olmadığımı söyleyin de, açalım bir süper anneler tımarhanesi...