Pazartesi, Temmuz 01, 2013

Çocuk yetiştirmede sıçtığımın denge mevzusu

Başlık için en baştan özür dilerim ama bu mevzu gerçekten beni mahvediyor. Çocuk eğitiminde her konuda bir denge gözetme zorunluluğu, gözetmezsen çocuğunun hep aynı yerden yontulması sebebiyle arızalı bir tip olma ihtimali benzeri vıdı vıdılar yüzünden hayatım karardı arkadaş. Valla mesela şu anda çocukları mı bir pedagoga götürmeliyim,yoksa kendimi bir psikiyatra götürmeliyim diye düşünüp düşünüp karar veremiyorum.

Daha en baştan, veletler doğar doğmaz başlıyor denge ihtiyaçları. Emzir ama çok emzirme ki gazı olmasın, uyut ama dengeyi tuttur ki uykusu düzenli olsun, giydir ama çok da giydirme zira üşümesi terlemesinden iyidir. Mümkünse üşümesin de. Sonra biraz büyür, kucağında tut ama çok tutma ki şımarmasın. Uykuya geçerken yanında bulun ama çok fiziksel temas kurma ki alışmasın. Yemek yedir ama çok yedirme ki kusmasın... falan filan.

Bunlar işin en kolay kısmı imiş.  Asıl sıkıntı zibidiler mental olarak seni beni aşar  vaziyete geldiklerinde başlıyor.  Artık her söylediğini, ruh halini, yaşadığın gerginlikleri vs hissedebildikleri anda sıçtın. Artık ağzından çıkan her söze dikkat etmen lazım, aksi takdirde vicdan azabıyla boğuşman kaçınılmaz. Yok öyle 2 yaş krizi, 3 yaş kaprisi deyip bırakmak. Start verildi bir kere, artık ömrün boyunca dengeyi koruman gerek.

Yanlış birşey mi yapıyor, uyarmalısın ama sesini çok yükseltmeden. Yoksa suçluluk psikolojisine girebilir. Aynı yanlışı tekrarlamakta ısrar mı ediyor, derin bir nefes alıp empati kurmalı ve bu hareketin temelinde yatan asıl sebebi bulmalısın. "Gerekirse ana rahmine  döneceğiz çocuuum, zira dengeyi bozmamak için sana bağırmıyorum"

Bildiğim tüm çocuklar zaman zaman Beyazıt Öztürk'ün canlandırdığı psikopat karakterine benzer. Uykum var ama uyumak istemiyorum, parka gitmek istiyorum ama aynı zamanda eve gidip çizgi film de izlemek istiyorum ... vs gibi. Hadi itiraf edin, sadece benimkiler böyle olamaz di mi?
Neyse efendim böylesi psikopatlık anlarında da denge gözetmek gerekiyor. Kabak dolmasının yarısını yiyip doydum diye sofradan kalkan bir çocuk 5 dakika sonra "anneeeaaa, cips falan var mı?" dediğinde kızmayacak, zinhar ağzının ortasına bir tane çakmayacaksın. Bunu yapmak isteyen de bir tek ben değilimdir umarım.. Denge! Lütfen yani ... Hoşnut olmadığını donuk ama asla yüksek olmayan bir ses tonuyla ifade edeceksin. Heee oldu canım, sabahtan akşama antin kuntin bir dünya işle uğraş, alışverişi sanal marketten metrobüste yap, tırnaklarını ofiste tuvalette kes, oğlanın yüzme dersindeki fotoğrafları hakkında oğluna konuş, onu öv. Kızın park, top, baloncuk üçgeninde kaybol, sonra gel dengeli ol bakim. Olamazsan benim gibi "aha gitti oğlanın özgüveni, tüüü kızı ben bu kadar asabileştirdim" diye dövünün durursun işte.

Spor ve sanat meselesi var mesela. Çocuk bişeyle uğraşsın diye motive olup, elbette ki bilinçli ebeveynler olarak ne istediğini ona danışmak suretiyle çocuğu judoya yazdırır veya piyanoya başlatırsın. Çok da yeteneklidir sıpa her ne hikmetse. Ama bir süre sonra su kaynatmaya ve yarı yolda arıza çıkarmaya başlar, gitmicem, yapmicam... Ee ana-baba olarak yapman gereken ne? Elbette ki denge gözetmek. Çoook ısrarcı olmayacaksın ki çocuk hayatını senin isteklerine göre şekillendirmek zorunda olduğunu düşünmesin. Ama teşvik edeceksin (bu da zorlamanın light versiyonu aslında), zira bu küçük canavarlar bu yaşlarda arkadan küçük ittirmelere ihtiyaç duyarlar.

Ha bir de kardeş konusu var ki, dengenin hasına burada ihtiyaç duyuluyor. Diyelim ki çok iyi bir halt edip ikinci çocuk sahibi olmaya karar verdiniz. Artık hayatınız ip cambazı modunda geçecek demektir. "Kızla çok uğraştım,  kız uyurken abiyle şu uzun süredir istediği oyunu oynayayım, oğlana doğum gününde çok hediye geldi, kız şimdi anlamaz meseleyi. Üzülmesin bari şu bebeği alayım. " şeklinde gelişen maddi ve manevi tüketimler bir yana, akşam yemeğinde bir elinle kızı beklerken, diğer elinle de oğlanın i pad'de oynadığı oyunda geçemediği seviyede ona destek olmak suretiyle denge konusunda kendini aşmalısın.

Gelelim dengeli beslenmeye, çocuğun okuldaki yemek listesine göre evde yemek pişsin ki, çocuklar dengeli beslensin. Çocukların haftalık olarak şu kadar meyve, bu kadar yeşil yapraklı sebze, şu miktarda protein alması lazım. Karbonhidrat çok önemli, ancak fazladı çağımız hastalığı obeziteye çanak tutar. En iyisi bir excelde tüm yediklerini listelemek. Tabi tabi canım, ben dün ne yediğimi hatırlayamıyorum, alışveriş için bile liste yapmaya fırsat bulamıyorum. Bununla nasıl uğraşcam? Hooop anne içsesi devrede, "ama dengeli beslenme???"

Yorgunluğu filan geçtim de, işin manevi boyutu hakikaten çok yıpratıcı. Çocuğumla yeterince ilgileniyor muyum, bak arkadaşına elindeki topu kaptırdı, kesin ben çok bağırdığım için özgüveni sarsıldı. Ben çok gerginim, iş hayatındaki sorunları çok fazla yansıtıyorum. Bu kız bu nedenle çok huysuz.

Laaaayn, dağılın be. Denge gözeticem diye benim şirazem kaydı iyice. Yemin ediyorum dengesizin önde gideni oldum, Poyraz'ın bazen yakaladığım "ne yapıyor bu kadın şimdi" diyen bakışından biliyorum. İkinizi de çok seviyorum evladım, ne az, ne fazla. Elimden gelen budur. Oh be, itiraf ettim rahatladım...

Not: denge konusu külliyen bir annelik konusu, ben denge gözeticem diye çırpınan bir babaya rastlamadım. Onlar bodoslama ya "hede hödö yapılacak", ya da "bene ne yeeaaa' modunda oluyorlar genelde.