Cuma, Haziran 19, 2009

uç uç bebebek, yaş deeedi...*

(*) Uç uç kelebek, yaz geldi
Evet yaz geldi, ve benim oğlum evlere sığmaz oldu. Daha biz iş dönüşü kapıyı açar açmaz, ayakkabılarımızı bile çıkartmamıza fırsat vermeden "hadi parka" diye bizi dışarı çıkartıyor. Hele hafta sonları, sabah 10'da çıkıp, akşam 9'da döndüğümüz, arada öğle uykusunu bile gezme uğruna atladığımız çok oldu. Sokak çocuğu olduk anlayacağınız.
Poyraz artık adam gibi muhabbet eden, espiri yapan, komik olduğunu bilip kendisiyle dalga geçebilen, yol arkadaşlığı yapan, dert ortağı olan, ev işlerine yardım eden harika bir arkadaş oldu. Aslında hergün yeni birşey yumurtluyor ama ben yazmaya ve not etmeye fırsat bulamadığım için birçoğunu unutuyorum...

Neşeli cümlelerinden bazı örnekler;

Valaş valaş dit anne, çot hızzı didiyorsun...
Bu oyuncağı tapatim, çok ses batıyor. Tatam şişti.
Batmak=yapmak
Tatamı batıyorum... (kakamı yapıyorum)
Hepi doğdun anneeeee...
Sen bana müsade etmedin (evet aynen bunu söyledi, müsade dedi)

Henüz çiş-kaka söylemiyoruz. Ama arada hadi kakamı tuvalete yapalım diye bizi tuvalete götürdüğü ve gerçekten de kakasını tuvalete yaptığı oldu. Umarım bu yaz bu işi hallederiz.
Bu yaz halletmeyi planladığımız/niyetlendiğimiz birşey daha var, yuva meselesi.
Ben 3 yaşına kadar bekleyip gelecek baharda göndermek niyetindeydim ama babası öğrenmeye ve iletişim kurmaya son derece ilgili olan küçük aslanının temel eğitime mümkün olduğunca erken başlaması taraftarı. Hemen yakınımızdaki bir yuva ile görüştük, 1,5 katlı bahçe içinde bir yer. Oldukça sevimli ve az öğrencisi var. Yaz boyunca arada gidip oyun grubuna katılacak. Böylece okula ve okuldakilere alışacak. Eylül gibi de tam zamanlı olarak yuvaya başlamasını hedefliyoruz. Bakalım, göreceğiz...

Önümüzdeki hafta sonu tatile çıkacağız bir aksilik olmazsa. Deniz (29 aylık), Poyraz (28 aylık), Can (3 yaşında), Anı (9 yaşında) ve 3 çift ebeveyn olarak tatil yapmayı deneyeceğiz bu sene. Heyecanlıyım doğrusu. Özellikle miniklerin deniz ve havuzdan çok daha fazla keyif alacağını düşünüyorum. Bir de 9 senedir ilk kez Anı'yla tatile çıkıyoruz. Bu nedenle bu tatilden çok beklentim var, umarım herşey yolunda gider...

Son posttan sonra yaptıklarımızı resimlerle anlatmaya çalışayım.
Özgürlük Parkın'da Minifest vardı, oraya gittik. Ama Minifest etkinlikleri bize birkaç beden büyük geldiği için günü ağaç gölgelerinde yayılarak ve çocuklarla oynaşarak geçirdik. Aşağıdaki fotoğrafta bir ağaçtan topladığımız karadutları yemiş Poyraz var, dudaklar bu nedenle mosmor...

Bu da çimenlere yatmış, haşlanmış mısırını yiyen Poyraz. Aslında çok uykusu var ama eğlenceden geri kalmamak için uyumadı, direndi.

İlk defa pamuk helva yediler. Kafalarını gömüp ısırmaya çalışmaları, ağızlarına attıkları anda şekerin erimesi nedeniyle suratlarında oluşan şaşkın ifade görülmeye değerdi doğrusu.

Bu da Özgürlük Parkın'daki trene binmek için can atan Gamze ve 3 fedaisi Ali, Poyraz ve Güneş.
Ertesi gün Nazım'ın bahçesinde miskin miskin otururken babamız "hadi Riva'ya gidelim" dedi. Gak guk, ama nasıl olur demeye kalmadan kendimiz Riva yolunda, 45 dakika sonra da Riva'da denizde bulduk. Riva gerçekten süper bir yer. Neredeyse kumsala kadar asfalt yol, süper bir kumsal ve harika bir denizi var. Biz hazırlıksız olduğumuz için denize giremedik ama resimden de anlaşılabileceği gibi, oğlumun denize girmek için herhangi bir hazırlığa ihtiyacı yok.

Poyraz'ı denizden zorla çıkarttım, salya sümük ağlayarak denizden çıkmak istemedi. Hava rüzgarlı ve deniz soğuk olmasına, dişleri takırdamasına rağmen denizden çıkmayan oğlumu bakalım Bodrum sıcağında sudan nasıl çıkartacağız...