Pazartesi, Mayıs 12, 2014

Koçlarla Kahramanların Bolu-Mengen Gezisinden notlar

Biz aslında geçtiğimiz hafta sonu bir Kampa Gidelim mi Baba? organizasyonu ile kampa gitmeye niyetlenmiştik. Ancak hava tahminleri gideceğimiz yaylanın üstünü örten kalın bulutun gitmeyeceğini söylediği için kampımız iptal oldu. Peki bu durum Koçlarla Kahramanlara engel olabildi mi? Tabi ki hayır...

yollar uzun dikenli taşlı yağmurlu çamurlu olsa da, 
Koçlarla Kahramanlar hiç durmaz, gülerek yürür

Beypazarı civarına gitmek üzere Koçlar İstanbul'dan, Kahramanlar Ankara'dan yola çıktık, cumartesi sabahı erkenden. İstanbul'da da, Ankara'da da hava sağanak yağışlı idi. Sapanca'da verdiğimiz minik molada haritaya baktığımızda Beypazarı yolunun ciddi virajlı ve yağışlı havada tehlikeli olabileceğini düşündük ve Kahramanlarla da konuşarak aldığımız bir kararla direksiyonu Bolu'ya kırdık. Hedef Mengen idi, Kahramanların daha önce kalmış olduğu Hindiba Pansiyon'a gideriz diye düşünmüştük ama aradığımızda hiç boş yerleri olmadığını öğrendik. Lucky Deer çok yamaçta geldi bize, Tabiata da doluydu. Elimizde kalan son yer olan Nesilce'yi aradık ve 2 bungalov tuttuk. Sonrası işte aşağıdaki gibi;


Saat 11 gibi Mengen'e varıp Nesilce'ye geldiğimizde yukarıdaki gibi bir manzara karşıladı bizi. Gece yağmur yağmış ama sonra dinmişti. Yerler ıslak ama hava çok tatlı bir sıcaklıkta idi. 
***


İşte Nesil Abla'nın bize ayırdığı bungalovlar. Tahminim 20 m2 büyüklüğünde, içlerinde bir çift kişilik, 1 tek kişilik yatak olan, tuvaleti, duşu, kliması ve televizyonu olan minnacık şirinler evleri :)
***


Ve işte buluşma sonrası ilk selfimiz. Bu arada yanda mangal da yanıyor, az sonra Mengen'in nefis etleri pişecek ve öğle yemeği yenecek.
***

İşte büyükler, Poyraz ve Deniz 6 ayda bir görüşmelerine rağmen her seferinde bıraktıkları yerden devam ediyorlar dostluklarına. Çok ama çok eğlendiler burada, özgürce..
***


Yemekten sonra biraz yürüyüş yapalım dedik ve dere boyuna indik. Dereye taş attık, koştuk, oynadık...
***


Babalar ve oğulları
***

 Abiler ve kardeşleri :)
***


İnek görmüş masum şehir çocukları. Geh bili bili diye çağırıp, sevmeyi amaçladılar :)))
***


Yürüyüş sürerken hava ısındı, montlar atıldı. Güneşe yayıldık.
***


Yürüyüş sonrası Nesilce'ye geri dönünce, bir çay içelim dedik. Nesil abla sağolsun, odunlu semaverde şahane bir çay yaptı bize. Sallanan koltuk salıncaklarımızda keyifle çayımızı içerken, çocuklara dönüp bakmadık bile. Bahçe o kadar güvenli yani :)
***


Çadırda biri mi var?
***


Bu arada tesisin müzik sistemi olağanüstü, bizi 30 yıl geriye götürdü.
***


Yemekte hiç fotoğraf çekmemiş olmamız, temiz hava ve yürüyüş nedeniyle feci acıkmış ve yorulmuş olmamızdan kaynaklanıyor. Hatta o kadar ki, Mira kucağımda uyuyakaldı, ilk defa :)
Kahvaltı ise anlatılmaz yaşanır diyorum, başka da birşey demiyorum. O kadar yemişim ki akşam İstanbul'da yemek bile yiyemedim
***


Ve ertesi gün... Karate Kid eğitimleri Kahramanların babası tarafından verildi
***

 Bu da Jr Karate Kid :)
***

Papatyalardan taçlar yapıp, dünyanın en güzel gülücüklerini etrafa saçtık
***

Sonra da civarda bir tura çıktık, bu sefer arabayla
***


Ağaçların üstünde küçük oturma yerleri keşfettik
***


Minikler herşeye ayak uydurdular, kocaman bir bravo onlara :)
***


Ve işte Şirinyazı Göletinin kıyısından geleneksel aile fotoğrafımız, selfi ama idare edin artık
***


Manzaraya doyamadık
***


Dönüşe geçtiğimiz an, Bolu arkamızdan ağlamaya başladı valla. Ya da Koçlarla Kahramanların birbirlerinden ayrıldıkları için akan gözyaşlarını gizlemek için yağdı yağmur. Bilemiyorum..

En kısa zamanda yeniden görüşmek üzere Kahramanlar...