Bugün ofiste son günüm. Evet yani doğum iznine çıkıyorum. 1 hafta sonra da, eğer daha erken gelmeye karar vermezse, minik kızımla buluşacağım. Farkettim ki, abisi de, babası da sabırsızlandı artık. E tabi bu sabırsızlıkta benim sinirli hallerimin de etkisi büyük.
Bakalım bu maraton nasıl geçecek? Maratona hazırlık benim çok nefesimi kesti. Yoruldum, itiraf ediyorum bu hamilelik beni yordu. Evde bir minik daha varken zor oluyormuş. Kemiklerim ağrıdı, yatamaz oldum. Şekerim çıktı, yiyemez oldum. Oğlumu kucağıma alamaz, merdiven çıkamaz oldum. Yok yani özel bir problemim yok neyse ki, ama yine de artık yaştan mı bilemiyorum. Bu sefer yıprandım işte.
Şu şeker meselesi ekstra yıprattı beni. 35-36 haftaya kadar diyetle kontrol edebildiğim şeker sapıtınca, insülin enjeksiyonu yapmaya başladım. Yemek, içmek, uyumak bile hesapla. Umarım doğumdan sonra normale döner bu durum.
Bir de sinirli ve tahammülsüz oldum ki sormayın. Çok yazmayacağım bu konuda, çünkü düşündükçe ağlayasım geliyor. O kadar çok bağırıyorum ki oğluma. O da inadına ters bu aralar. Ya da bana öyle geliyor bilemiyorum. Diyabet ve insülin kullanımı insanı sinirli ve tahammülsüz yapar mı acaba?
Canım oğlum, sana kızdığım için beni affet. Senin kontrol edemediğin ve aslında sebep de olmadığın bir yorgunluğun sonucu bu hallerim. Oysa sen de daha miniciksin, "hadi anne doğsun şu kardeşim, rahat rahat kucağında oturmak istiyorum" derken ne kadar içten olduğunun da farkındayım. Az daha sabret, geçecek. Seni çok seviyorum!
Canım kızım, sen de sebep değilsin tüm bunlara. Olamazsın, bunlar senin tercihin değildi ki. Beraberce yaşıyoruz bu yorgunluğu, bu gerginliği üstelik. Oysa sen yapman gerekeni fazlasıyla yaptın, çok iyi yoldaşlık ettin bana bu 37 hafta boyunca. Şimdi senden bir isteğim daha var. 1 hafta daha sabret ve büyü. 1 hafta sonra hepimiz seni kucaklamak için hazır bekliyor olacağız :)
1 hafta dinlenmek istiyorum. Apartmanın merdivenlerini çıkmak bile çok yorucu artık.
2 Mart çarşamba günü oğlumun doğum gününü kutlayacağız okulunda. Umarım bu kız en azından o güne kadar sabreder :)
Yazıyı Poyraz'ın sabah sabah beni neşelendiren diyaloğunu yazarak bitireyim.
- Anne ben artık büyümek istiyorum
- Neden oğlum?
- Büyüyüp polis olucam ve bütün prensesleri hapse atıcam.
- Neden?
- Çünkü onlar bizi kandırıyorlar
- Nasıl yani?
- Birgün prenses gibi giyinip okula geliyorlar, prenses gibi davranıyorlar. Ertesi gün normal normal giyiniyorlar, cadı kız oluyorlar.
- :))))))))))