Çarşamba, Haziran 13, 2007

Süperman sendromu...

2005 Kasım'ında ciddi bir uykusuzluk sorunu yaşadım. Panik atak olduğunu sonradan öğrendiğim krizlerime ek olarak. Hatırlamak bile istemediğim bir 3 aydı. Bir psikaytra gittim. Beni 1 saat dinledi. Doktor bir arkadaşımın da daha önce demiş olduğu gibi, "sen kendini süperman zannediyorsun, ama değilsin" dedi.
Ben herşeyi yaparım, annemin nazını da çekerim, kocamın cazını da... Babamın hassasiyetini de örterim, kardeşimin hezeyanlarını da... Arkadaşlarım bana kapris yapabilir, ama ben kimseye yapmam. İşimi de yaparım, aşımı da... Kariyerimi de yaparım, çocuğumu da... Tükenmez bir enerjim var ve dünyayı ben döndürebilirim eğer durursa.

Ama tükeniyor. 9 ay hamilelikte tek bir çöp bile istemedim kimseden, son ana kadar herşeyimi kendim yaptım. Doğum yapalı 3 ayı geçti, yanımda kimseler olmadı. Gece de ben baktım kuzuma, gündüz de...

Ve kimse "yav bu kızın üzerine de çok gidiyoruz. Bırakalım da çocuğu ile ilgilensin, bir de biz boğmayalım" demedi yahu. Herkes kendi hayatına ve benimle sürdürdüğü olağan (!) ilişkisine devam etti. Ama ben süperman değilim. Tükenmez enerji kaynaklarım da yok. Olanları da olabildiğince oğluşlarıma harcamaya çalışıyorum. Bana yönelen soru cümlelerinde neden hep talep var da, hal hatır yok...
Ben her daim iyi, sağlıklı, mutlu, yeterli ve verici miyim?

Ben de yorulabilirim... Ayaklarım, dizlerim ve sırtım da çok ağrıyabilir. Ama tüm bunlar gözünüze batan gezmelerimden kaynaklanmıyor. Günde onlarca kez 7 kiloyu kaldırıp koyuyorum ben. Kimseden yardım istemiyorum. Ama laf da işitmek istemiyorum.

Ayrıca ben kıçımın keyfinde gezmiyor, oğlumu mümkün olduğunca sağlıklı yetiştirmeye çalışıyorum.Kıçımı gezdirecek olsam, oğlumun uykusundan çalıp, sıcak yaz günlerini değil serin akşamlarını kullanırdım. Oysa ben her gece evde bekliyorum.

Tamam nasılsın diye sormayın ama talepte de bulunmayın. Eve gelenden de, telefon edenden de tek ricam bu.

İnanmayacaksınız ama bir kapasitem var ve çatlamak üzereyim. Üstüme gelmeyin.

Cumartesi, Haziran 09, 2007

Babalar ve bebeler...



Bu tanımlanması zor ilişkiyi yazmamakta çok direndim. Ama sanırım direnmemin anlamı yok. Bu normalse zaten yazmamın bir sakıncası da yok. Bu ayıpsa, benim ayıbım değil.

Babalar, bebelerini gerçekten çok severler... Ancak onların bebelerini çok sevmesi, kendileri için uygun olan bir zaman diliminde (mesela tüm gazeteler okunduktan sonra...) kucaklarına alıp 10 dakika gezdirmekten ibarettir. Misal bizim babamız daha bir tam 24 saati bizimle geçirmedi, bebekle hiç yalnız kalmadı ve 15 dakikadan fazla kesintisiz bebesiyle ilgilenmedi.

Babalar, bebeleri onların her tür sosyalliğine uyum gösterebilir sanırlar... Oysa bebelerin özel ihtiyaçları ve uyum göstermekte zorlanabilecekleri koşullar vardır. Mesela 2 aylık bir bebek mayıs ayında Abant'ta çadır kampına gidemez. Köpekler sahiplerine uyum gösterebilirler, ebeveynler ise minnacık bebelerine uyum göstermelidirler.

Babalar, bebeleri onların yokluğunu pek hissetmez sanırlar... Oysa hafta içi zaten hemen hiç göremediği bebesini, hafta sonu da 2 gün boyunca yamaç paraşütüne gidip görmeyen babaların, bebeleri onlara gülmediğinde, hatta dudak büktüğünde bozulmaya hakları yoktur. Bebeler yüzleri görerek, sesleri duyarak tanırlar insanları. Sosyal statüleriyle değil.

Babalar, anneler sadece süt verir sanırlar... Oysa anneler bebeleri büyülü bahçede tomurcuklanmaya başladığı andan itibaren kola içmezler, midye dolma yemezler, hergün süt, yumurta yerler, deodorant sıkmazlar, boyalı yerde durmazlar, saçlarındaki beyazları umursamazlar, koca göbeklerinin vücutlarında bıraktığı kalıcı hasarların yaptığı ağrıları sevgiyle taşır, ilaç kullanmazlar, günlerce evden çıkmazlar, akşamları bebeleri rahat yataklarında uyusunlar diye sıcak yaz akşamlarını sahil yerine evlerinin balkonunda geçirirler ve bundan hiç gocunmazlar, gerekirse hiç uyumazlar, yemeği soğuk yiyebilirler....

Bebeleri huzursuzlandığında sebebini bilen babaların uzaydan geldiğini düşünüyorum. Ya da gece kalkıp anneyi uyandırmadan ağlayan bebelerini kucaklayıp tekrar uyutan, özel zevklerini arada bir bırakıp hafta sonunu bebeleriyle birlikte geçiren ve en çok bebelerini anneleriyle aynı karede fotoğraflayan ve bundan zevk duyan babaların kesinlikle bu dünyadan olmadıklarını düşünüyorum.

Canınızı mı sıktım kızlar? Belki de sizin babanız ya da müstakbel babanız uzaydan gelmiştir, kimbilir :))