Çarşamba, Şubat 06, 2008

Bana bir masal anlat anne

Bana bir masal anlat anne

'Tek istediğim sahici bir anne'.Bana aldığın bütün oyuncaklardan vazgeçebilirim senin için çünkü tek istediğim sahici bir anne. Sadece bir anne!..

Bana bir masal anlat anne; babaların işe giderken, anneleri yanında götürmediği zamanlarda geçsin. Çocuklar sabahları kızarmış ekmek kokusuna uyansın. Akşam olduğunda fırından yeni çıkmış ekmekle eve dönen babalarını pencerede beklesin. Yağmur yağarken anneler "Arap kızı" şarkısını mırıldansın çocuklarına. Arkadaşlığı kreşlerde değil, karşı komşunun evinde tanısın. Hani sen öyle büyümemiş miydin? Biliyorum bunlar eskide kaldı. Kadın bağı reklamlarında verdikleri gazla uçurdular kadınları. 'Çalışın anneler, sen çalışmazsan o çalışmazsa kime satılır bu süt sağma makinaları; anne sütüne eşdeğerde hazır mamalar, bu yüzlerce oyuncak? Bir de, kozmetik masraflarını, marka giysileri hesaba katarsak'... Kimse filmin ikinci yarısından söz etmedi ama. Birileri kesesini doldururken çocuklar gündüzleri yetim bırakıldı ve anne diye ağladıklarında tutundukları hiçbir şey anne sıcaklığında değildi. Çocuklara kauçuk bir dünya sunuldu anne. Yalancı memeler, yalancı sütle dolu biberonlar, sahte ana kucakları. Anneler işe giderken çocuklar çocukluğundan kaybetti.
Eksik kalan Her çocuk bir gün büyür anne, böyle bakarsak çocuk büyütmeye; her anne de annedir. Oysa neler eksik kalmıştır hayatımızda kimse dönüp sormaz, bir de elimize kalan dünyanın bunca telaşa değip değmediğini. İşte kadınların özgürlüğü böyle bir şey anne. Siz kendi ayaklarınızın üstünde durdukça taşıdığınız yük gün be gün artar. Sizin mücadeleniz rüzgara karşı, anne olduktan sonra. Eteğini çekiştiren bir çocukla kaç kilometre hız yapılabilir sence, bir insan hangi birine yetebilir? Anneler adına kimse konuşmadı gerçekte. Bu yüzden sıra bana geldi. Habire fısıldadılar önüne çıkan dergilerin gizli satırlarında, anne-bebek sitelerinin sözde psikolog yorumlarında, aldattılar seni anne; 'önemli olan nitelikli zaman'! Henüz konuşamadığım için sana 'inanma onlara' diyemedim anne. Bak şimdi yaşadığın hayata, işten eve evden işe koşturup dururken yaşamın ilk yarıdan ne kadar da nitelikli... Daha tüyüm bitmeden beni gazeteden bulduğun bakıcıya emanet ederken "delirdim mi ben" diye dürtükleyen hormanlarını dinlemeliydin anne. Ama hayat ne getirir bilinmez dediler sana etrafındaki insanlar. Olabilecek kötü örneklerle seni korkuttular. Oysa bir bebeğin bakıcıyla büyümesi de yeterince korkutucu değil mi? Eve getirdiğin oyuncak, yeni giysi, maaşından artan para olmazsa, hayatımızda neler değişecek diye de sor kendine. Annesiz geçen zamanlarımı ve yorgun bir anne kucağını da hesaba katarsak asıl yoksulluk hangisi sence? Bir gün geriye baktığında telaş içinde yaşanmış gençliğin ve yarım yamalak bir annnelik yüzünden için acıyabilir. İşte o zaman duyduğun pişmanlık ikimizin işine de yaramaz anne. Bir orta yol olmalı anne, bulunmalı... Ne annelik anneliğe, ne bebeklik bebekliğe benziyor şimdilerde. Bana aldığın bütün oyuncaklardan vazgeçebilirim senin için çünkü tek istediğim sahici bir anne. Sadece bir anne!..
MELTEM NİZAMOĞLU ÖZTÜRK: Anne
Radikal 20.01.2008

Bir rüya gördüm...

Dün gece bir rüya gördüm. Bir önceki gece de neredeyse aynı rüyayı görmüştüm.

Rüyamda sürekli birşeyler yapmaya çalışıyorum. Ordan oraya koşuşturuyorum. Bu işleri yapmak için bazı makineler var etrafta. Ama bu makinelerin bir kısmı çıplak, yani hani kasaları, kaportaları yok. Onları kapatamıyorum. Bazılarına da örtüler, kılıflar geçiriyorum. Ama onlar da çok büyük geliyor makinelere. Hiçbirşeyi olduramıyorum. Koşturuyorum, koşturuyorum hiçbirşeye yetişemiyorum....

Sıkıntıyla uyandım.

Dün akşam yatarken, sevdiğim bir arkadaşımın hamile olduğunu öğrendim. Çok sevindim. Dünyaya bir güzellik daha gelecek diye.
Sonra bu rüya...
Sabah ilk okuduğum maillerden birinde, -ki neden seyrettim bilmiyorum- bir video vardı. Detay vermeyeceğim, veremeyeceğim. Komşu ülkelerimizden birinde, sanırım İran'da çekilmiş bir video. Bir kadını kimbilir hangi şeriat kuralına uymadığı için (!) cezalandırıyorlar. Çok korkunçtu...
Elim ayağım titriyor.

İstemiyorum ben bu adamları, kadınları. Ne kaçıp gideceğim bu diyardan, ne de çocuğumun geleceğini karartmalarına izin vereceğim. Bu memleket bizim. Kim nereye istiyorsa gitsin.
Ben mücadele edeceğim, bir çocuk dünyaya getirirken gösterdiğim cesareti sürdürmeliyim. "Senin için para kazanıyordum. Seni korumak için kaçtık. Sen iyi ol diye ben hiçbir şeye karışmadım" yalanlarını duymayacak benim oğlum.

Ben sana daha güzel bir dünya sunmak için elimden ne geliyorsa yapacağım anneciğim. Meydanı haramilere, zebanilere bırakmayacağım.

Sonradan not: Görüntüler Irak'da çekilmiş. Kocasının şiddetinden kaçan bir kadın cezalandırılmış.