Salı, Aralık 18, 2012

19-21 arası annelik yetmiyor, sanki biraz daha zamana ihtiyacım var



Biraz acayibim bu günlerde. Belki yorgun, belki sıkkın bilmiyorum. İçinden çıkamadığım bir döngüye girmiş gibiyim.
Sabah 6.40'da kalk, servise bin, işe git, tüm gün çalış, akşam 17.40'da servise bin, 19'da eve gel. Paltonu çıkartırken eve gözat, beynin karıncalansın. Çünkü ev tüm temizleme ve toplama çabalarına rağmen pazar yeri gibi olsun. Çocuklara sarıl ve onların senden onlarla ilgilenmeni isteyen ışıl ışıl gözlerine hüzünle bakıp mutfağa gir, Bu arada bilgisayar başındaki babaya hal hatır sor, hal hatır sorusuna yanıt ver, akşam yemeğini hazırla ve aynı zamanda en az 16 kere yanına gelip abisini, kardeşini ve babasını şikayet eden minnoşlara yanıt ver. Sofrayı hazırla, ev ahalisi arada yardım etsin. Kızı doyur, oğlana 1500 kere hadi oğlum de. Çünkü çocuğun benimle konuşmaya, iletişim kurmaya ve o kocaman beyninden çıkan harikaları anlatmaya ihtiyacı var. Ama annesi o sırada bütün kafasını dolduran mevzuların yanına, evi toplamak, çamaşır yıkamak, ertesi güne yemek yapmak, ödenecek faturalar, hayata dair planlar...vs gibi konularla meşgul olmak zorundadır. Kendisiyle ilgilenil(e)meyen çocuklar iyice zıvanadan çıkar ilgi çekmek için. Annenin de sinirler gerildikçe gerilir ama çaktırmaz. Çünkü çocukların bir kabahati yoktur, onları anlamaktadır. Sofra bilgisayar başından nazlanarak kalkan babaya toplatılır, anne çocukların apayrı isteklerine aynı anda yanıt vermeye çalışır. Sonra uyku saati gelir. Saat 21'de başlayan süt ısıt, içir, giydir, çiş, diş, yatak seremonisi çocuklar "ille de annem" dedikleri ve babamız da buna hiç itiraz etmediği için saat 22 gibi sonlanır. Tabi bu arada kızın birkaç tur nazına baba da katlanır. Çünkü annenin bu nazı çekecek sabrı kalmamıştır. Oysa miniklerin tek derdi tüm gün görmedikleri anneleriyle birkaç dakika daha geçirmektir. Annenin içi sızlar. Çocukları uyutan anne, yemek yoksa ertesi gün için yemek yapmak üzere mutfağa girer. Tabi olabilecek en kısa sürede, en basit ve aynı zamanda da çocuklar için en faydalı yemeği yapmaya çalışan anne %70 başarısız olur. Bu yemekler ev ahalisi tarafından ertesi akşam beğenilmez. Üstelik bu %70'in %70'inde pek de haksız sayılmazlar. Ertesi güne yemek varsa mutlaka başka bir iş çıkar, çamaşır, ortalık toplama vs. Eğer anne çok şanslı ise poposunu koltuğa koymak, iki gıdım TV izlemek, gazete okumak, kişisel bakım için 15-20 dakika zaman bulur ama tüm bu fiziksel ve duygusal yoğunluk ve de yorgunluğa dayanamayan 37 yaşında beden saat 24'ü genelde göremeden yatağa düşer.
Son zamanlarda sıklıkla benzer rüyalar görüyorum. En azından haftada bir dev dalgalarla boğuşuyorum. Bazen bir geminin içinde dev dalgaların ortasında, bazen bir deniz kıyısında... Her seferinde çıkmayı başarıyorum dalgaların altından ama yüreğim sıkışıyor boğuşurken. İlginç değil mi? Saat 03'e kadar öyle derin uyuyorum ki, çoğunlukla ne çocukların uyandığını, ne babanın yattığını duymuyorum. Sonra sabaha kadar birkaç kez Mira emziğini düşürür, süt ister, çiş yapar altını değiştirmemi ister, Poyraz uyanır, korkar, çişi gelir, su ister :)
Ve sabah olunca anne yine kalkıp işe gider ve yeni bir gün başlar.