Çarşamba, Eylül 02, 2009

Eftarı karanlatalım mı? (*)

(?) Etrafı karanlık yapalım mı?

Etrafı karanlık yapalım mı?

Bunu diyince yastıkların altına girip birbirimizi göremez hale geliyoruz. Sonra baykuş sesi çıkarıp korkuyoruz (!)
Sonra da "timsah bizi bulamaaaaz" diye bağırıp babamızı çağırıyoruz. Babamız bizi bulup ısırıyor ve çığlık çığlığa bağırıyoruz....
Son favori oyunumuz bu :)))

Bugün oğlumun yuvadaki 3. günü. Şimdilik yarım gün gidiyor. Dün ve önceki günkü krizleri bugün yaşamadık neyse ki... Sadece babası giderken ağlayarak şansını denemiş ama sonra hemen gruba dahil olmuş. Aradığımda masa başında "faaliyet" yapıyorlardı. Bu jargona yeniden alışmam gerekecek. Hatta pazartesi günkü faaliyetimiz -kartondan 3 gözlü bir böcek- duvarımıza asıldı bile :)

Dün yuvanın işletmecisi olan bayan özel olarak ilgilenmiş Poyraz'la. Akşam Başak, Piraye için görüşmeye gittiğinde bizi tanıdığını söyleyince ona anlatmış detayları. Salya sümük ağlarken bir yandan da Jülide Hanım'a "lüften beni çucaana al, beni sustur" ve "lüften yüzümü yıka, gözyaşlarımı sil" diyormuş. Kadıncağız bu boynu bükük sezercikten bayaa etkilenmiş anlaşılan.

Neyse bir süre benden oğlumun yuva maceralarını dinleyeceksiniz sanırım. Bir sonraki yuva ( ya da kreş, ya da anaokulu her neyse) maceramızda görüşmek üzere.