Cuma, Aralık 23, 2011

Aşk;

Çocuklar ve torunlar yemek masasında rahatça oturabilsin diye bir kenara sıkışma bahanesini atmışlarında - yetmişlerinde bile olsan yaratmaktır:)

 

Çarşamba, Aralık 21, 2011

Başka bir insan oldum ben...

Yine bir ayı geçmiş yazmayalı. Yazamayalı. Birçok resmimiz, birçok videomuz var. Oğlumun birçok incisi var. Kızım da hergün yeni bir yeti kazanarak büyüyor. 9 ayımızı bitirdik, yeme içme savaşları, ayakta durma çabaları, diş mi geliyor, yoksa cadılığından mı uyumuyor ikilemleri...

Ama ben bunları yazmayacağım. Nasıl da başka bir insan olduğumu yazacağım. İyi mi, kötü mü siz karar verin artık.

Poyraz doğduktan sonra bu kadar değişmemiştim. Annelik hafızanın %3'ünü kaybettiriyormuş. Eminim bu sadece ilk doğum için geçerlidir. İkinci doğumda bu oran %30'a çıkıyor olmalı. Çünkü ben gerçek bir unutkan oluverdim herşeyden önce. Mutfağa su ısıtıcısını çalıştırmak için gidiyor, düğmesine basana kadar neden su ısıttığımı unutuyorum. Oğlum içerde öksürmese asla hatırlayamazdım ona adaçayı yapacağımı!

Sonra acayip sabırlı biri oldum. Her anne biraz sabır taşıdır zaten ama bu öyle birşey değil. Uykusuna çok düşkün olan ben, Poyraz'ın gece uzun uyuyan bir bebek olması sebebiyle bu konuda bir sıkıntı yaşamamıştım. Oysa Mira gecede en az 4 kez beni yataktan kaldırıyor olmasına rağmen, kucağıma alır almaz duyduğum o huzura kavuşmuş iç çekme sesiyle gülümsetiyor beni. Aynı anda hem Mira'yla ilgilenirken, Poyraz'ın da ara vermeden sorduğu sorulara, ya da taleplere gülümseyerek yanıt verebilmeyi de başarıyorum. 3 gündür makinedeki çamaşırları yıkamayı unutan kocama sarılıp, "olsun canım, bu akşam yıkarız" diyebiliyorum.

Fena halde boşverdimci de oldum. Makinede yıkanmış ıslak çamaşırlar, sepette katlanmayı, askıda toplanmayı bekleyen çamaşırlar olduğu halde hepsini boşverip çocuklarımla ilgilenebiliyorum ve üstelik de bundan hiiiiç rahatsızlık duymuyorum. Ortalıktaki oyuncakların üzerinden atlayarak geçebiliyor, mutfakta bulaşıklar yığılı iken kocamla film izleyebiliyorum. Çünkü ev işlerini halletmeye kalksam asla bitiremeyeceğimi ve başka hiçbir şey yapamayacağımı biliyorum.

Küçük dertleri keder haline getirmemeyi öğrendim. Önemli olanın sağlık, özellikle de çocuklarımın sağlığı olduğunu öğrendim. Nasıl olsa duymaz, blogumu okumuyor. Kocama bile kızmamayı öğrendim :)

Unutkanlıkla beraber, vefasız da bir insan oldum galiba. Ya da yoğunlukla beraber diyeyim. Kış geldi hasta olacaklar, yok kalabalıkta grip olurlar, gece çıkamam uyku düzeni bozulur vesair gerekçe (ya da bahane) ile ne akrabalarımı, ne de arkadaşlarımı görmüyorum.

Enteresan bir dinginlik içindeyim. Gerçekten sebebi bilmiyorum. Yarın istifa edebilecekmiş gibi çalışıyorum. Yani iş nedeniyle hiç gerilmemeye çalışıyorum. Evde de Kayyu'nun annesi modunda geziyorum, valla öyle. Her daim relax.

Ama tabi buradan kendime zaman ayırabildiğim sonucu çıkmasın. Dün bir rimel , bir far sürdüm gözüme. Estetik ameliyat yaptırmış muamelesiyle karşılaştım ofiste :)

Yani bunları neden yazdın diye soran olursa da Blogcu Anne'nin deyişiyle, tarihe not olsun diye yazdım diyebilirim....

Ne dersiniz? İkinci çocuk iyi miymiş, kötü mü?