Son uzun ara tamamen benim tembelliğimden :)
Resimler de birikti, inciler de. Hatta inciler artık, dizi dizi inci kolye modunda....
Hatta inci demişken hemen incilerden başlayalım.
Tarih 28 Ekim Çarşamba. Okullar yarım gün. Ertesi gün bayram zaten, tatil. Cuma da valilik kararıyla tatil edildi. Okullar domuz gribine karşı ilaçlanacak. Neyse öğlen aldım Poyraz'ı eve geldik. Apartmanın girişindeki bayrağı görünce "Aaaa Cumhuriyet Bayramıııı" dedi. "Evet annecim siz bugün okulda Cumhuriyet Bayramı'nı mı öğrendiniz?" dedim. "Eveeet" dedi. "Peki neymiş Cumhuriyet Bayramı? diye sordum. Cevap bomba gibiydi;
"Atatürk gelip okulları ilaçlayacakmış"
Gülmekten merdivenlerden çıkamadım. Benim oğlum 2 gündemi birbirine katmış.
2 gün sonra televizyonda bir belgesel. "Aaaa Atatürk!" dedi. Babası "Atatürk kim oğlum?" diye sorunca 2. bomba da patladı.
"Temizlikçi"
Bir başka gün, merdivenlerden çıkıyoruz. Beyefendi kucağımda, yorgun. Kafasını omuzuma koydu ama sanırım saçlarım onu rahatsız etti. Soru şahane; "Anne sen neden kafanı bu saçların içine soktun?". Biraz güldükten sonra cevap vermem gerektiğini düşündüm. "Annecim ben kafamı o saçların içine sokmadım, o saçlar benim kafamdan çıkan uzun kıllar". Bazen uzun cevapların son derece yanlış olduğunu düşündürten cevap da burada geldi;
"Neee senin kafandan kıl mı çıkıyor?"
Bir akşam iki ayağım bir pabuçta, evin içinde bir şeyler yetiştirmeye çalışıyorum. Daha önce hiç çıkarmadığım bir oyuncak vardı. Çıkardım, koydum babasıyla ikisinin önüne. Bir karton, küçük karelere bölünmüş ve her karede bir resim var. Bir de üzerinde harfler olan küçük kartonlar.
Babası anlattı; "Bak oğlum bu A harfi, burada aaaa diye başlayan ne var?" birkaç yanlış cevaptan sonra mantığı kavradı. "Ateş" dedi.
"Peki oğlum biiii diye başlayan ne var?"
"Biber"
"Ceee ile başlayan ne var?"
"Ceviz"
"Deeee ile başlayan ne var?"
Biraz bakındı, bulamadı. Sırayla gittiklerini de kavrayamadı. Babası örnekleri artırdı; "Deniz gibi, Domuz gibi, Dağ gibi...."
Gözler sevinçle parladı ve gökkuşağı olan kareyi işaret etti. Babası şaşırdı tabi; "neden oğlum?"
Cevap beni bitirdi;
"E çüntü bu döttuşaaa"
Mantık doğru, sadece biz onun diline göre oynamalıymışız...
Neyse işte durum budur. Unutmadan yazayım dedim...
Şimdi gidip oğluma balık pişirmem lazım. Fotolar o uyuduktan sonra gelecek :)