Pazartesi, Kasım 14, 2011

Diş mi, meme mi, huy mu, huysuzluk mu?

Bu kısmı ayrı bir postta yazmak istedim.
Mira 2 gecedir tamamen huy değiştirdi. Sürekli huzursuz, sürekli uyanıyor. Gecede kaç kez kalktığımı hiç hatırlamıyorum. Kesinlikle babasının kucağında sakinleşmiyor. Çığlık çığlığa ağlıyor. Bazen emiyor, bazen emmeyi de reddediyor. Benim kucağımda ve ben ayaktaysam öylece uyuyor. Ama oturduğumda veya onu uyudu diyerek yatağına koyduğumda aynı çığlıklar yeniden başlıyor. Genelde pes edip yanıma alıyorum. bu sefer de ya burnu burnuma değerek, ya da eliyle yanağımı filan tutarak uyuyor. Bütün bayram beraberdik, 1 dakika bile yanından ayrılmadım. Ben anlamadım ki bu çocuk neden böyle düştü birden bana.
Tahminim 1-2 hafta içinde dişimiz çıkacak. Ama umarım bu huy değişikliği yerleşik bir hal almaz.
Kızım hani sen babana düşkün olacaktın? Öyle anlaşmıştık....

Zilli ve dilli bayramı

İki tane çocuğum var, biri dilli, diğeri zilli...

Poyraz 8 ay civarında konuşmaya başladı. Anne, dedaaa, anana, mama diyordu. Hala aynı performans ile konuşmaya devam ediyor bıcırık böceğim. Bayılıyorum onu güzel türkçesiyle birşeyler anlatmasına... Ama bazen konuşmaya çalışmaktan yemek bile yiyemiyor. Konuşamazsa, susturursam tutukluk yapıyor resmen :))) O sırada yaptığı her ne ise devam edemiyor. Dolayısı ile de "dilli" kendisine pek yakışan bir sıfat....

Kızım ise höööö ve ciyak türü sesler dışında konuşma eylemine yaklaşabilmiş değil. Ama cinlikte ve kurcalamada abisinin aynı aydaki performansını 5'e katlar... Çok kısa sürede bir emekleme üstadı olmuş durumda. Ancak küçük hanım bununla yetinmeyip yürüteç ile tüm çekmeceleri karıştırmayı da başardı. Üstelik baktı ki ayaktayken farklı yerlere yetişebiliyor, "ne emekleyeceğim, ben doğrudan yürüyeyim barı" diyerek ayaklanmaya başladı. Sürekli bir yere tutunarak ayağa kalkmaya çalışıyor. Korkarım çok kısa sürede yürüyecek. Korkarım diyorum çünkü 66 cm'lik bir yaratığın yürümesi çok korkunç olmaz mı sizce de :) Hele ki benim 9 ayda yürüyen (ek olarak konuşan da) ve çooook yaramaz (6. ayda bir kol kırığı, 2 yaşında bir kol kırığı daha, 5 yaşında ayakta bir kırık, 4,5 yaşında kafada ilk yarık, 12 yaşında kafada 2. yarık ve 5-12 yaş arasında 3 hastanelik yaramazlık vakası) bir çocuk olduğunu düşünürsek, bana çekmiş olma ihtimali korkumu artırıyor. O kadar meraklı ve o kadar kurcalayıcı ki, istediğini yapmadığınızda attığı cam çatlatan çığlık da cabası. Dolayısı ile kızım da "zilli" ünvanını fazlasıyla hakediyor.

Şimdi de zilli ve dilli'den bayram fotoları...


 Tatilin başında 24 saat kadar ateşli idi oğlum. Neyse ki çabuk atlattı...
***

 Dişlerin gelişi yakın sanırım, ilk gazaba uğrayan da yatağımız oldu galiba.
****

 Yatağına koyduğum anda tutunup ayağa kalkıyor ve bundan da büyük keyif alıyor.
***
 Babasının kullandığı yalıtım malzemesinden artan parçalar, Poyraz ve Anı için evde karate malzemesi oldu. Dağınıklığı ve pisliği de eğlenceleri uğruna katlanılabilir bir durum idi.
***

 Neredeyse bayram boyunca mutfağım hep bu haldeydi. Makinede temiz  bulaşıklar çıkarılmayı, kirliler de makineye girmeyi bekliyor.
***

 Şapkam nasıl?
***

 Büyük abimizin de hastasıyız :)
***

 Bu arada evimizin 5. ferdi kuşumuzu da unutmayalım. Kendileri sarımsaklı mantının yanısıra, her tür yemeği tabaktan ve bilumum alkollü içkiyi de bardaktan içmeye bayılır.
***

 Mutfak kapısının girişi. Yerde bir minik paspas var. Mira üzerinde oturuyor. Zira beni görmeden saniye geçirmeye tahammülü yok. Ben mutfakta iş yaparken, insaflı davranır da kucağıma tırmanmaya çalışmazsa, bu paspasın üzerinde oturup oynuyor. En sevdiği oyun da peçete parçalamaca. Ağzındaki emziğin bir işlevi de, parçaladığı peçeteleri yemesini engellemek.
***

Ve işte çocukluk... 11 yaş, 4,5 yaş ve 8 aylık 3 çocuk aynı oyuncak kutusunun başında vakit geçirebiliyormuş.