Cuma, Temmuz 28, 2006

9 gün ara :)


Müsadenizle yıllık iznimi kullanmak üzere bu akşam yola çıkıyorum. 9 gün kadar buraya yeni birşey yazamayacağım sanırım. Gelince doktorumuzu da ziyaret edip, kalp atışlarımızı dinlicez zaten. Bu nedenle bu tatil hepimize iyi gelecektir, anneanne ve babaannemizin yemekleriyle büyüyüp kocaman olmayı planlıyoruz.
Herkes kendine çok iyi baksın, hepinizi öpüyorum....
Not: Kıvanç tatile gitcez, paramız yok. Uvaaaaaa.....

Salı, Temmuz 25, 2006

Bir varmış, bir yokmuş...


diye başlayıp size masal anlatacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. En azından şimdilik ;)
Dün akşam bir arkadaşım, bana deneysel bir yöntemden bahsetti. Mevzu şu, 28. haftadan itibaren bebek annesinin sesiyle ve dış dünyadan gelen seslerle daha yakın iletişime geçiyor. Bu nedenle bu haftadan itibaren hergün düzenli olarak okunacak keyifli bir masal ve dinlenecek neşeli bir müzik, doğduktan sonra kendini mutsuz ve korunmasız hisseden bebeklerin rahatlamasına yardımcı oluyormuş. Son 3 ay boyunca annesinin karnında duyduğu masalı ve müziği duyan bebekler, kendilerini anne karnında sanıp rahatlıyorlarmış. Denemeye değer, en azından hiçbir sakıncası yok. Hatta benzer bir süreci babaları ile de geliştirmek lazım.
Ben bunu düşünürken, bir diğer babamız Kıvanç'ın motivasyonu ile bu hikayeleri kendim yazabilirim diye de düşündüm. Boyumdan büyük bir işe kalkışmış olabilirim ama neresinden dönsem geç olmaz. Hemen en yakın kitapçıya koşar bir masal kitabı alırım nasıl olsa :)

Hepinize sevgiler...

Pazartesi, Temmuz 24, 2006

6. haftamızı doldurduk, 7. haftadayız

Hafta sonu bayaaa bi dinlendim. Öğlen uykularına yattım. Akşamlar zaten dolu geçti. Dün neredeyse bütün gün evdeydim. Tüm gün babamız uçmaya gittiğ için yalnızdık. Ben banliyo tost'a aşerdiğim için gidip muhabbet eşliğinde tostumu yedim. Gazete alıp eve döndüm. Bütün gün yayıp gazete okudum, uyudum filan. Özü'yle Kıvanç'a kardeş sevmeye gidecektik ama Ogo gene plan yapamadığı için herşey iptal oldu.
Hiç midem bulanmıyor, uykum da gelmiyor diye sabırsızlanıyordum ya, acaba yoksa ben gerçekten hamile değil miyim diye... Annemi aradım, "anne senin hamileliklerin nasıl geçti" diye sordum. "Kızım sende de, kardeşinde de 3. ayda başladı benim bulantılarım, 4,5 aya kadar sürdü" demesin mi... Ben hamileliğime ikna olmak için en iyisi 7 Ağustos'taki doktor kontrolümü bekliim. Kalp atışlarını duycaz ya miniğimin...
Tatile 4 gün kaldı, cuma akşamı önce oğluşumun yanına Avşa'ya, sonra Edremit'e, sonra da babaanne ve dedemize kendimizi göstermek üzere İzmir'e gideceğiz. Döner dönmez de doktor kontrolümüz var. Artık sabırlıyım, merak var ama panik yok.
Bu arada Özü annemiz aradı, ikili testimizin sonuçları süper çıkmış. Ben zaten canavar olacağını biliyordum :)) Ama doktoru canavar bir kız olması ihtimalinden bahsetmiş. 14. haftada çok belli olmaz ama gene de Kıvanç'a bir süre kız babası diye takılabilirim. Benim için erkek ya da kız farketmez, her şekilde ben onu yerim.
Durum budur anlayacağınız, sevgiler...

Cuma, Temmuz 21, 2006

Çok halsiziiiimmm...


Dün akşam hava çok güzeldi. Babamızla 3 saate yakın dolaştık. Bir kısmında oturup dinlendiysek de, çoğunda sahil boyunca yürüdük. Sonra eve gidip banyo yaptım, birkaç parça şey ütüledim. Zaten ayakta duracak halim kalmamıştı. Devrildim resmen, hemen uyumuşum.
Sabah çok zor kalktım. O kadar halsizim ki, ellerimi klavyede gezdirmek bile çok zor geliyor. Başım ağrıyor, nefesim daralıyor, kalp çarpıntılarım var... Sanırım vücudumdaki bütün demir depolarım boşaldı. Mümkün olduğunca et ve yumurta yiyorum ama insülin direnci yüzünden pekmez filan yiyemiyorum. İşin kötüsü et ve yumurta yemekten kolestrol problemim nüksedecek diye de korkuyorum. Sanırım mercimek ve kabak çekirdeğine ağırlık versem daha iyi olacak. Bir de balığa... Yine de demir depomu dış destek olmaksızın bebeğime yetecek hale getirebilir miyim bilmiyorum. Doktorumla görüşsem iyi olacak...
Bu akşam bizim kızlar bana süpriz bir doğumgünü ve hamilelik partisi düzenleyecekler. "E biliyorsun işte, nesi süpriz" diyebilirsiniz ama öyle değil. Konsepti bilmiyorum mesela, Selocan dün ne katılımcılar, ne yer, ne de içerik konusunda ipucu vermedi valla. Pastadan striptizci çıksın talebim "oha, yuh artık çoluk çocuğa karıştın kızım, uslan biraz" nidalarıyla reddedildi. Neyse bekleyip görelim bakalım...

Perşembe, Temmuz 20, 2006

Rüyalar

Diyorlar ki, hamilelikte çokça rüya görürmüş insan. Hatta bol bol da kabus.
Dün 17 haftalık hamile Önder ile o kadar çok konuştuk ki, rüyama girmiş herhalde.

Hamileliğimin kaçıncı haftası bilemiyorum, ama doktora gitmişim. Ultrasona gireceğim. Doktor da Hande'ymiş. Neyse ultrasonla bakıyoruz, eli ayağı, kafası yerinde bir bebek. Sonra birden bebeği turuncu havlu kumaştan, şapkası da olan bir tulumun içinde yüzükoyun yatarken görüyorum. Meğerse erken doğmuş, ama o kadar erken ki, sanırım boyu 25-30 santim. İçinde yattığı büyükçe kuvöz gibi şeye ben bile sığabiliyorum. Bebeğin saçı, kaşı filan yok. Birden hastaneden çıkarken görüyorum kendimi, kara gür saçlı, zeytin gözlü bir kız çocuğunu babasının kucağına veriyorum. Sonra saatim çaldı, uyandım.

Hayırdır...

umarım geçici bir durumdur

Yav bir tostun içine kızarmış biber konur mu, konursa da bir kızarmış biber bu kadar kokar mı?
Bir insan evladı bu kadar koku hassası olur mu yav...
Oy oy oy....

Çarşamba, Temmuz 19, 2006

İyi ki doğdum di mi?


Bugün benim doğum günüm. Turkcell, İdeefixe, Bonus, Estore...vs cümle alem doğum günümü kutladı :))
Neyse artık tam 31 yaşında olan ben de, 5 hafta 4 günlük miniğimle evde dinleniyorum. Dün biraz boğazım kızarınca doktorumuz bizi eve gönderdi. Çok ciddi bişey yok sanırım ama ateşlenmemem gerekiyormuş.
Biraz da halsizdim, sanırım o da demir eksikliği imiş.
Onun dışında da bir numara yok zaten. Dört gözle tatili, sonra da doktor kontrolümüzü bekliyorum. O zamana kadar 7 haftasını dolduracak miniğimin kalp atışlarını duymayı ümit ediyoruz.

Bu arada kardeşimizi de anne babası kontrole götürmüş, herbişeyi yerli yerinde minik bir canavar olduğu ortaya çıkmış.

Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum...

Salı, Temmuz 18, 2006

Tek kişilik serüven


Bu serüvene başlarken, büyük ölçüde kendimle başbaşa kalacağımı biliyordum. Ama doğrusu bu kadar yalnız kalacağımı tahmin etmemiştim. Hayır benimki hamilelik duygusallığı değil. Son derece gerçek şeyler.
Ben bu çocuğu kendi başıma yapmadım ki... Bütün hormonal değişimlere, bütün fiziksel değişimlere, kaşıntıya, çatlağa, omurga problemlerine, dolaşım bozukluklarına, diş çürüklerine, uykusuz gecelere katlanmayı sevinçle kabul ederken, hayatımın tek kişilik kısmından, mesleğimde bulunduğum noktadan, kimi sosyalliklerimden vazgeçmeyi büyük bir cesaretle karşılarken hiçbir özveri, hiçbir ekstra çaba görmeyince üzülüyor insan. Sabahları kahvaltı hazırlamasan da olur, portakal suyu sıkmasan da... Ama içmen lazım deyip 1 bardak süt getir akşamları, ne olur. Ben hepsini düşünüyorum zaten merak etme. Sütümü, yoğurdumu, yiyeceğimi ayarlıyorum. Ama elimden tutup yürüyüşe çıkar bari bu güzel yaz akşamlarında. Beni üzme, hele ki üzüleceğimi bile bile inad edip üzme lütfen. Zaten riskli olan bu haftalarda bütün bir geceyi sinirle uykusuz geçirmenin ne sonuçlar doğurabileceğini öğren bakalım.
Gerçekten çok şey istemiyorum, ama değişecekse ikimizin de hayatı değişmeli. Birazcık özen istiyorum. Hepsi bu....

Pazartesi, Temmuz 17, 2006

Kaşınıyorum....


Son derece ulvi bir amaçla gayet gizli kalabilecek şeyleri buraya yazıyorum ki, benden sonra bu siteyi okuyanlar hamile kaldıklarında başlarına neler geleceğini bilsinler. Bu nedenle yaklaşık 1 haftadır süren kaşıntılarımı da gebeliğin bir parçası olarak buraya yazmak zorundayım.
Evet kaşınıyorum... Hayır pislikten değil, hergün yıkanıyorum :))

Ama özellikle sabah kalktığımda tüm göğsümde, kollarımın iç tarafında ve sağ dizimin alt tarafında kaşıntılar oluyor. Hani güneş yanığı olunca soyulmadan önce tatlı tatlı kaşınır ya, öyle. Bir kez elleyince de daha çok kaşınıyor. Başka da hiçbir şey yok.

Tıbbi bilgi: Hamilelikte karaciğer fonksiyonlarında yavaşlamalar olurmuş. Ama 6. hafta bunun olması için erken dedi doktorum. Bir cilt doktoruna görün istersen dedi.

İstersem mi? Ben bu doktorları anlamıyorum. Tamam bu durum sizin için, bizimki kadar önemli olmayabilir. Ama istersen doktora git denmez ki. Ya "bunlar normal şeyler, doktora gitmene gerek yok" de, ya da "bir cilt doktoruna git" de. İnsanı böyle ikilemde bırakma di mi?

Neyse, doktorlarla ilgili ilerleyen zamanlarda başka bir değerlendirme yazacağım. Ama şimdi şu kaşıntı sorunumu çözmeliyim. Acaba biraz beklesem mi? Belki geçer...

Öte yandan, ben ultrasonda görmesem hamile olduğumu anlamayacağım resmen. Hiçbir belirtisi yok. Daha erken diyorlar ama ne mide bulantım var, ne de halsizliğim. Umarım bu iş böyle devam eder.

Perşembe, Temmuz 13, 2006

Bu nedir?



Herkese merhaba,
bugün işe gitmedim. Evde pimapenciler ve temizlikçi var. Bir yandan da ortalığı topluyorum.
Bir süre hamilelik ile ilgili yazılarımı seyrelteceğim. Benim kafamda bu düşünceleri seyreltmem gerekiyor çünkü. Zaten hafta sonu da yokum. Oğluşumun yanına Avşa'ya gideceğim.

Bugün ilginç bir resim koyacağım bu siteye. Ve tahminde bulunmanızı isteyeceğim. Bilene kocaman bir dondurma ısmarlamayı vadediyorum...

Hepinizi öpüyorum...

Çarşamba, Temmuz 12, 2006

ve nihayet...

Doktorumuz bize baktı. Görmeyi umduğumuz şey (doktorumuz öyle söyledi) bir gebelik kesesi idi ve biz onu gördük. Karıncalı bozuk tv ekranı gibi bir alanın ortasında beyz bir halka. 6,7 mm çapında.
Doktorumla konuştuktan sonra içim biraz rahatladı. "Şu andan itibaren en çok duyacağın 2 kelime "yapma" ve "ye" olacaktır. Sakın dinleme" dedi. Izgara et, tavuk, balık, haftada 3 yumurta, yağsız süt, yağsız yoğurt, yağsız peynir, bolca yeşillik ve meyva. Mümkün olduğu kadar az ekmek, makarna, pilav. Sevgili arkadaşlarıma duyurulur:)) Hedef toplam 12 kilo.
Kanamam olmadığı sürece enerjin yettiği kadarıyla istediğim herşeyi yapabilirmişim. Motora bile binebileceğimizi söyledi ve ben de doktor dönüşü motora bile bindim. Sonra durduğumuz yerde düştük, yani devrildik. Bişey olmadı tabi ama sanırım tekrar motora binmem. Ekstra risk almaya gerek yok, hayat yeterince riskli.
Doktorumu bize taşınması için ikna etmeye çalıştım. Akşam tv seyredebileceği bir oda ve mangal karşılığında kabul etti :)

Herşey bir yana, psikopatlığımı büyük ölçüde aştım. Sırtüstü bile yatsan düşük olacağı varsa düşermiş. Keseyi gördük, şimdi sıra kalp atışlarında. Onu da 7 Ağustos'taki randevumuzda duymayı planlıyoruz.

Öte yandan Evren'in de teşviki ile artık hamile olduğumu dilediğime söyleyeceğim (sanki söylemedin demeyin). 10 hafta dolana kadar söylenmemesi adeti, vakti zamanında düşük yapan kadınların utanç verici bir şey yapmış olarak görülmelerinden dolayı ortaya çıkmış. Oysa bu bir sağlık problemi, herkesin başına gelebilir ve son derece de doğal. Elimden düşürmüyorum ki çocuğu, niye utanayım.
Ultrason resmimizi tarayabilirsem eklerim. Ama işin açıkçası idrar testindeki çizgi bile daha net görünüyor. Acaba tüm test ve görüntüleme sonuçlarının bu kadar silik çıkması bir işaret mi? Kız olursa adını Gizem, erkek olursa da Saadettin koyayım bari. (Tüm gizemli işlerle Saadettin Teksoy ilgilenmiyor muydu?)
Of çok kötü espri, ben artık gideyim.
Herkese iyi geceler diliyorum...

2 saat kaldı


Kendime inanamıyorum. Bu kadar çok heyecanlanacağımı söyleseler inanmazdım. Aklımı ikna etsem de, kalbimi edemiyorum. Bugün 16.30'da doktora gideceğim. Umarım Kıvanç'ın dediği gibi bir boncuk görürüm. Bana şans dileyin...

Pazartesi, Temmuz 10, 2006


Heyooo doktor randevumu çarşambaya aldım...
Doktoruma dünkü sancıyı da sordum, kanama yoksa, sancı devam etmiyorsa endişe etme dedi.
Bu sabah karnımın sağ alt tarafında, sanki ucu açık bir elektrik kablosunu dokundurup çekiyorlarmış gibi, 1-2 saniye süren ve cız cız eden sancılar vardı. Onu da sordum. Doktorum gülerek, "e olacak o kadar, onlar çok normal" dedi.
Katlanıcaz bakalım, ters bişey olmasın da :))

Bu arada daha doktora bile gidip, ultrasonda göremeden, daha kendim bile tam ikna olamadan bu durumu bilen o kadar çok kişi oldu ki... Yapamadım, susamadım... :))
Canım oğluşum da (resmi yanda) sağolsun, herkese yaymış Avşa'da. Annesi "teyzenin karnında bebek var" diyince, ilk tepkisi şu olmuş. "Yaşasın demek teyzeme de yıldız kaçmış"

Yorumu size bırakıyorum.
Sevgiler...

Pazar, Temmuz 09, 2006

Eve doktor almak istiyorum :)))

Bugün biraz fazla ayakta kaldım. Eve gidip biraz dinleneyim dedim. Dinlenirken uyuyakalmışım. Karnımın altına bıçak gibi saplanan bir ağrı ile uyandım. Sanırım 5 dakika kadar sürdü. Çok korktum tabi ama neyse ki tekrarlamadı. Özü de sağolsun rahatlattı beni, onda da oluyormuş. Kanama olmadığı sürece normalmiş. Yine de not et, doktora sorulacak.
Birkaç gündür de sağ bacağım kasıyor, sağ kasığımda da hafif bir sızı var. Yani bunlar normal mi şimdi? Çok okuyan anne adayıyız ya, hemen seksen tane senaryo yazdım ben. Apandisitim patlıyor olabilir mi acaba?
Of ya, doktor randevusunu Çarşamba'ya aliim ben en iyisi. Ya da eve bir doktor mu alsam :)))

Cuma, Temmuz 07, 2006

Gel perşembe gel



Sonucu öğrenmemle bu yazıyı yazmam arasında geçen sürede, hem de kimseye söylemiiim dememe rağmen, İsmail, Elif, Ocak, Devrim, eşimin anne ve babası, Yavuz, Burak, Tuğba, Barış, Tuluğ, Seçkin, Taner (muhtemelen Özge ve Oya Abla da), Burçak, Ceylan, Buğra, Ateş bebek, Arzu ve İbo da öğrendiler hamile olduğumu. Kim söylemiş onlara acaba :)))

Yani gerçekten yanlış yaptığımın farkındayım ama elimde değil napiiim. Öte yandan ya her iki test sonucu da yanlışsa, ya gebelik kesesi görülmezse, ya gebelik kesesi görülürse ama içi boşsa, ya başka bir sorun varsa diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Ya neden perşembe sevgili doktorum, neden hemen gelemiyorum sana...

Ben mi psikolojik olarak bu sürece uydum acaba? Yoksa gerçekten 4 hafta bitmiş, 5. haftanın içindeyken de şiddetli meme ağrısı (dokunamıyorum bile), karında şişlik (eskiden göbeğimi içime çekebilirdim, artık onu da yapamıyorum) ve uyku hali olur mu?

Of nasıl geçecek perşembe gününe kadar olan günler... Neyse sabırlı olayım, mantıklı olayım di mi? Soğukkanlı da olayım hatta :))

Herkes ahkam kesebiliyordum ben, kendime neden kesemiyorum? En iyisi artık kimseye söylemiiim perşembe akşamına kadar. Aaaa ama Hande'ye söylemem lazım di mi? Yoksa olmaz...

İnternetten baktım, şu anda yaklaşık yukardaki resimdeki gibi :))) Sevimli, küçük embriyom benim....

Kalbim kuş gibi çırpınıyor...


4 Temmuz Salı saat 18.00:
Dayanamayıp kan testi yaptırdım. Beta HCG yani. Sonuç 210 mIU/ml

Normal değerler şöyle; (veriler www.mumcu.com sitesinden alınmıştır)

Son adet tarihinden itibaren geçen hafta sayısı / HCG (mIU/ml)(INCIID)
3 hafta 5 - 50
4 hafta 3 - 426
5 hafta 19 - 7,340
6 hafta 1,080 - 56,500
7 - 12 hafta 7,650 - 288,000
13 - 16 hafta 13,300 - 254,000
17 - 24 hafta 4,060 - 165,4 00
25 - 40 hafta 3,640 - 117,000

Bu da hamile olduğumu söylüyor. Ama doktora sorup emin olmak lazım. Hemen sevgili doktorumu aradım, "hamilesin Özlem'cim. Ama şimdi bişey gözükmez. Haftaya perşembe gibi gel" dedi.

Evet evet hamileyim.... Annemi ariiim hemen. Sonra da 11 haftalık hamile dostum Özlem'i ve hamil dostum Kıvanç'ı. Kocacığımı da unutmadım tabi de, o motordadır şimdi, duymaz telefonu......

Tepkiler çok eğlenceli, annem, babam ve kardeşim önce idrak edemediler. Çok soğuk bir tepki verdiler. 20 dakika sonra tekrar arayıp çığlık attılar.
Özlem'cim onu yalnız bırakmamış olduğum için 2 kere mutlu sanırım. Sağlıklı ve bahtı güzel çocuklarımız olsun arkadaşım.
Kocam sabahki test sonucunu görmüş olmasına rağmen ikna olmadı. (hala da olayın farkında değil pek :))) "Ben ne tepki vereceğimi bilemiyorum" dedi... Heyecanlanıp motorla kaza yapmasın diye hemen kapattım telefonu.
Evren'i de aramam lazım, yoksa canıma okur. Sanırım Antalya Migros'ta herkes öğrendi benim test sonucumu :)) Canım arkadaşım, seni çok seviyorum...

Herkese söylemek geliyor içimden ama söylememek lazım di mi? Ya bir terslik olursa ...

Acaba?

4 Temmuz 2006 Salı, saat sabahın 6.30'u:
Dün regl olmam gerekiyordu, ama olmadım. Aslında son 2 aydır reglim zaten çoook gecikmedi mi? Ya bu da öyleyse...Ama yumurtlama ilacı kullandım ve 28 gün sonra regl olmam gerekiyordu, doktorum öyle söylemişti. Bir test yapsam ne kaybederim ki. Yoksa gene mi gereksiz panik yapıyorum. Ben bir test yapayım en iyisi.




Sonuç: Çoook silik bir ikinci pembe çizgi. Ama eşim bile uykudan yeni uyanmış haliyle farketti. Yani literatüre göre pozitif. Dur daha sevinme, önce emin ol.