Pazartesi, Eylül 23, 2013

Neler oldu, neler...

Bir sabah uyandık.Mira "anne ben bez tak gok, ben aatık büüdüm. Bak dodoman oodum" dedi. Ve bir daha da ne gece, ne gündüz bez takmadı. 1-2 minik kaza dışında geçiş son derece hasarsız ve kolay oldu. Diyecek birşey yok. Bu da bitti, sonraki aşamalar gelsin :)

 İnanılmaz bir kreşimiz, inanılmaz bir müdiremiz ve inanılmaz bir öğretmenimiz var. Günün tüm yorgunluğu ve stresi arasında arada bana kızımın resimlerini yolluyor ve beni inanılmaz mutlu ediyor. İşte onlardan birkaçı.


Ayrılmaz ikili Deniz ve Mira :)
***


 Öğretmeninde saklanıyor sözüm ona, örtü kalkınca altından kalkan surat da bu işte..
***


Uykudan kalkmış cici kızlar Mira, Naz ve Deniz
***


Bu parkta benim çektiğim bir resim, Mira & Mira
***


Uyuyan güzel...
***


Uyuyan güzel uzun uzun uyuyup uyanmayınca, yanında çikolatadan bahsedilir. Uyuyan güzel anında uyanır :)
***


Bunlar da çingene güzelleri Mira, Deniz, Derya ve Azra
***


 İki iş arasında bir miktar işsiz kalmanın avantajı; yıllardır yapmak isteyip de yapamadığım bir şeyi yaptım. Muhteşem bir projede çocuklara 2 gün üst üste hikayeler okudum. Çok keyifliydi...
***

Ve gelelim asıl mevzuya. Benim minik pamuk oğlum, büyüdü de okullu oldu. Ben de onunla yeniden okula başladım. Çok heyecanlı, çok keyifli, çok da güzel başladık. Umarım mutlu olur, öğrenmeyi seversin oğlum. Başarı arkasından nasıl olsa gelir. Dilerim öğrenim hayatın boyunca hep seni mutlu edecek yaşama doğru adımlar atarsın. İlerde seçeceğin mesleğin çok para kazandırmasını değil, okulda çoooook başarılı olmanı değil, gerçekten mutlu olmanı ve istediğin şeyle uğraşmanı istiyorum bir tanem...
Herşey gönlünce olsun...

Abisinin okula başlaması Mira için de ilginç oldu. Abisi büyük okula gidiyor, Mira küçük okula gidiyor artık :)
***


Yaşasın okula başlıyorum...
***


Ve inanılmaz kreşimizin, inanılmaz müdiresi, annesi, herşeyi Jülide Hanım. Yani o olmasa çocukların okula başlama süreci hepimiz için çok daha zor olurdu. Yaptıkları tek başına bir yazı konusu aslında. O bizim de herşeyimiz. Eksik olmayın Jülide Öğretmenimiz...
***


İlk kez girdiği sırada arkadaşlarıyla beraber, 4 yılını geçireceği okul binasına doğru kafasında milyon tane soruyla ilerlerken hem heyecanlı, hem de gururluydu...
***


 İlk sıra arkadaşı, kreşten de sevgili arkadaşımız Alper ...
***

 Ve işte sevgili öğretmenimiz Zehra Hanım. Daha ilk gün okul bahçesinde gördüğümde şaşırttı beni ve kendisine hayran bıraktı. 10 dakika sonra kendisinin bizim öğretmenimiz olduğunu öğrenince havalara zıplamadıysam, utandığımdandır. Umarım bu yazımı okumaz, okursa da umarım beni yanlış anlamaz. O kadar sıradışı, o kadar komplekssiz, o kadar özgüvenli ve o kadar ışık saçan biri ki. Kıyafetlerinden şapkasına, ojesinden takılarına kadar beni benden aldı.

Belki çok erken karar veriyorum bilemiyorum ama benim bir öğretmenden beklediğim, çocuğa okulu ve öğrenmeyi sevdirmesi, iyi bir insan olma yolunda ışık tutması ve kesinlikle yeteneklerini beslemesidir.
Açıkçası Zehra Hanım'dan ben bu elektriği aldım. Umarım yanılmıyorumdur. İyi bir veli olmak için elimden geleni yapacağım. Ben ilkokul öğretmenim sayesinde bugün bu yerde olduğumu hep söyler, kendisini hep saygıyla anar ve hala görüşürüm. Umuyorum ve hissediyorum ki Zehra Hanım da oğlum için öyle olacak...


Daha ilk günden incelikle düşünülmüş minik süprizler oğlumu fethetmeye yetti :)
***


 İlk hafta bir gün, çocukların yüzleri boyandı ve parka götürüldü. Çocuklar çok eğlendi. İşte öğrenmeye hazır iki küçük meraklı bilim insanı. Artık gelsin dersler...

Çarşamba, Eylül 18, 2013

Yaz nasıl geçti?

Koskoca bir yaz daha geçti. Kuzularım bir yaz daha büyüdü. Acayip değiştiler hem de, açıkhava, bol oyun ve deniz nasıl iyi geldi bilemezsiniz. İşte bu yazdan kareler;

Demiye bindik, dididoooz... (Gemiye bindik, gidiyoruz)


 Abi - kardeş olduk. Kavga etmeyi de, sarılıp çizgi film seyretmeyi de öğrendik.
***

 Poyraz hayvan bilimci olma yolundaki en büyük adımlarını attı. Akla gelebilecek her tür hayvanla haşır neşir oldu fazlasıyla.
***

 Ne güzeldir, dedeyle deniz sonrası kestirmek :)
***

 Her sabahki rutinimiz; denize taş atmak...
***

 Abi ise güzel deniz kabukları toplamakla meşguldu aynı anda
***


 
 Bahçe sulamak çok keyifli
***

 Bir başka sabah rutini daha, Çınaraltı Kahvesinde dedeyle çay içmek :)
***
 Anneannem bana oyuncak aldı, hem de sırt çantalı
***

Şimdi de oyuncaklarla oynama zamanı. Yemek pişirdik, servis ettik, omlet yaptık...
En son da sıkılınca, "anne men dap gok, al sen dap"

 Suladığımız domates ve biberleri toplayıp yemenin keyfine diyecek yok...

 Maaile hasattayız
***
 2013 Avşa Domates Güzeli
***

 Büyüdü benim kızım yaaa...
***

 Kumla oynamayı seviyorum ama elimin kum olmasını hiç sevmiyorum..
***

 Kilo almadım, denizde biraz fazla su yuttum :)
***

 Gerçekten sörf yapıyormuşum gibi çek panpa
***

 Deniz insanı acıktırıyor. Denizden eve dönerken...
***
 Evde duş almayı beklerken
***

 Duştan sonra! O akşam başka yemek yenmedi tabi ki :)
***

 Bayramlık şirine
***

 Bayramlık şirin
***
 Gece 10'lara kadar sokaktan içeri girmeyen, daha 2,5 yaşında bile olmayan bir sıpaya "eve gidiyoruz" dediğim andaki surat ifadesi
***

 Su balonu savaşı yapıcaz
***

 En çok balonu ben kucaklamalıyım
***

 Ve işte savaş :))
***
Bayıldık mandallarla oynamaya

 2 gün elimizden düşmeyen tırtıl...
***

 Bunlar iyi hallerimiz, siz bizibir de kavga ederken görün...
***

 Kaplumbağalarımızdan sadece bir tanesi, onu konu mankeni seçtik
***

 İşte benim tatlı çocuklarım
***

 Temiz havada misler gibi uyuyunca, e işin ucunda az sonra denize gitmek de olunca, böyle neşeli kalkar insan işte.
***
 Anneanneme fasulye ayıklamada yardım ediyorum
***

 Mira da alıştı börtü böceğe abisi sayesinde
***


 Yok böyle çimenlerde yuvarlanmak gibisi
***

 Denize bayılıyorum...
***

 Analı kızlı foto :)
***

Veeee tatilin sonuna doğru babamız da gelince final bomba gibi oldu
***