Çarşamba, Aralık 27, 2006

Normal doğum mu? Sezeryan mı?

Dün akşam doğum için bakmaya gittiğim hastanede görevli kız bana ilk bu soruyu sordu? Açıkçası bu soruyu ben kendime hiç sormadım. Şu andan itibaren yazacaklarım da tamamen kişisel görüşlerimdir.

Doğum her kadının hayatında gerçekleşecek olan son derece normal bir doğa olayıdır. Hamileliğin oldukça mucizevi yanları olmasına, insanı hayretler içinde bırakacak bir mükemmellikle işlemesine rağmen, kadınların doğum konusundaki aşırı endişelerini anlamakta zorlanıyorum. Doğum hamileliğin doğal bir sonucu olarak gelecektir ve çoğunlukla ciddi bir aksilik çıkmadan da sonuçlanacaktır. Gelişen tıbbın insanların işini kolaylaştırmasına paralel olarak, sağlığın bir sektör haline gelmesi ve maddiyatın ön plana çıkması ile sezeryan bir doğum alternatifi haline getirilmiştir.
Oysa sezeryan bir doğum alternatifi değildir. Evde doğum bir doğum alternatifi olabilir, suda doğum da bir alternatiftir. Hatta acı eşiği düşük ve acı çekmekten aşırı derecede korkan kadınlar için epidural anestezi ile normal doğum da bir doğum alternatifiolabilir. Ama sezeryan bir ameliyattır. Bir normal doğum alternatifi değildir.
Tıp bilimini reddetmiyorum. Nimetlerinden sonuna kadar faydalanmayı doğru buluyorum. Ama sezeryan, ancak ve ancak hiçbir şekilde normal doğum yapılamadığı durumlarda anne ve bebeğin hayatını tehlikeye atmamak için uygulanması gereken bir yöntem olmalıdır.
Dediğim gibi, tüm bunlar benim kişisel fikirlerim. Mutlak doğrudur gibi bir iddiam yok. Ama belki de hayatta sadece bir kez yaşayabileceğim bir süreci tamamen farkında olarak yaşamak istiyorum. Öncelikle bu bir süpriz olsun istiyorum. Ne zamaan olacağı belli olmasın. Sancılarım beklenmedik bir anda başlasın. Ben babamızı arayıp "çabuk gel" diyeyim. Ya da "uyan sancılarım başladı" diyeyim. Heyecanlı bir telaş yaşayalım. Doktorumuzu arayalım. O bize "yok daha bekleyin sancılar yeterince sık değil" desin. Ben ona kızayım, 30 saniye sonra doğuracağımı iddia edeyim :) Sonra sancılar sıklaşsın, hatta suyum gelsin. Çantamızı alalım. Bir araba bulalım. Hastaneye gidelim. Orada sancı sıklığına, bebeğin durumuna ve rahim ağzının ne kadar açıldığına baksınlar. Bu arada ben sancı çekerken aklıma gelen herkese küfür edeyim. Nasıl olsa o sırada bana yasak yok :)) Ogo'muza 9 ay boyunca hiç yaşatmadığım eziyeti yaşatayım. Sonra doktorum gelsin, vakit tamam desin. Beni doğumhaneye alsınlar. Dışarda heyecanlı bir bekleyiş, içerde sancılar. Bebeğimin doğduğunu hissedeyim. Onu ilk ben göreyim. Ağlamasını ilk ben duyayım. Hemen göğsüme yatırsınlar, sıcaklığını hissedeyim.....

Şimdi ben böyle yazıyorum ya, kesin bir aksilik çıkar ve ben sezeryan olmak zorunda kalırım :)
Ne yapalım, sağlık olsun. Bebişimiz iyi olsun da, karnımın 7 kat kesilmesine, 7 kat dikilmesine, onu geç emzirmeye, sonra daha uzun süre acı çekmeye katlanırım ben. Bir aksilik çıkmasın diye dilekte bulunmaktan başka şansım yok ne de olsa...

Hiç yorum yok: