Evet geçen hafta sonu kamp attık. (Azıcık ukalalık edeyim ama itiraf da edeyim; ben de yeni öğrendim. Kamp kurulmazmış, kamp atılırmış)
Herşey dağ keçisi arkadaşımız Elif'in bizi dürtmesiyle başladı. Elif'le 2005'teki Trans Kaçkar turunda tanışmıştık. O zaman da Elif, rehberlerden önce tırmanan ve asla yorgunluk belirtisi göstermeyen biriydi. Hala da öyle. Eşi Taner zaten mi böyleydi, yoksa evlenince o da mı keçileşti bilemiyorum tabi :)
Neyse biz de bu bir gecelik kamp meselesine hemen tav olduk. Kırklareli'nin Saray ilçesine bağlı Kışlacık Köyünden gidilen toprak bir yolla ulaştık Poliçe Koyu'na. İnanılmaz güzel yerler, yemyeşil ormanlar, dereler, göller... 3 araba Saray'da buluştuk. Toplam 12,5 kişi. Poyraz'ı yarım saydılar :)
Ramazan ayı olduğu için oturup bir çay bahçesinde bekleyemeyiz diye düşünmüştük ama öyle değil. Herkes inanılmaz güleryüzlü, yardımsever. İçki dahil herşeyimizi rahatlıkla aldık. Oturup çayımızı içip, böreğimizi de yedikten sonra kamp yapacağımız koya doğru yola çıktık.
Kışlacık Köyü'nün sevimli muhtar amcası bize birer çay ısmarladıktan sonra yanımıza motorlu bir amcayı eskort verdi. O olmasa hala Poliçe Koyu'nu arıyor olabilirdik.
Poliçe Koyu elektrik ve suyu olmayan, tamamen ilkel koşullarda kamp yapılabilecek bir yer. Buna rağmen yaz aylarında haftalarca kalan aileler bile oluyormuş. Koyun bir ucunda bir tuvalet var ama bizim kaldığımız yer tuvalete o kadar uzaktı ki, doğal yollarla hallettik işimizi. Koyun diğer ucunda da bir çeşme varmış ama ben oraya gidemedim, arkadaşlar sağolsun bulaşık yıkama, su taşıma işlerini hallettiler.
Kamp olayı en çok Poyraz'ın hoşuna gitti tabi, hiç dönmek istemedi. Yıldızların altında kucağımda uyudu, çadırda uyandı. Longozda kurbağa avladı. 12 tane sevimli abi ve ablanın kucağından inmedi.
Kamp benim için de komik bir deneyim oldu. Komik diyorum çünkü kamp yapmayı bilmek diye birşey var. Keyifliymiş :) Herhalde artık 2 oda, 1 salon bir çadır alır öyle devam ederiz maceralara...
Kışlacık Köyü'nün sevimli muhtar amcası bize birer çay ısmarladıktan sonra yanımıza motorlu bir amcayı eskort verdi. O olmasa hala Poliçe Koyu'nu arıyor olabilirdik.
Poliçe Koyu elektrik ve suyu olmayan, tamamen ilkel koşullarda kamp yapılabilecek bir yer. Buna rağmen yaz aylarında haftalarca kalan aileler bile oluyormuş. Koyun bir ucunda bir tuvalet var ama bizim kaldığımız yer tuvalete o kadar uzaktı ki, doğal yollarla hallettik işimizi. Koyun diğer ucunda da bir çeşme varmış ama ben oraya gidemedim, arkadaşlar sağolsun bulaşık yıkama, su taşıma işlerini hallettiler.
Kamp olayı en çok Poyraz'ın hoşuna gitti tabi, hiç dönmek istemedi. Yıldızların altında kucağımda uyudu, çadırda uyandı. Longozda kurbağa avladı. 12 tane sevimli abi ve ablanın kucağından inmedi.
Kamp benim için de komik bir deneyim oldu. Komik diyorum çünkü kamp yapmayı bilmek diye birşey var. Keyifliymiş :) Herhalde artık 2 oda, 1 salon bir çadır alır öyle devam ederiz maceralara...
Yolda karşımıza çıkan bir baraj gölü, durup fotoğraf çektirmek ve temiz havayı içimize çekmek istedik
***
***
Kamp olayını abarttık. Sadece 1 gece için o kadar çok yiyecek almışız ki, birçoğu yenmeden geri döndü.
***
***
Çok güzel bir kumu çok geniş bir sahili var. Bizim şansımıza hava çok rüzgarlı idi, denize giremedik. Ama rüzgar sayesinde de sineklerden korunmuş olduk.
***
***
Ertesi gün, kahvaltı sofrası. Benim aç kuzum sofranın ilk ziyaretçisi. Ama henüz yemek hazır olmadığından, eline geçirdiği tarhana kavanozunun içindeki çiğ tarhanaları yemekle yetindi bir süre :)
***
***
Kahvaltı sonrası keyfi öğleye kadar sürdü, biz dönüş için yola çıktığımızda onlar hala yayılmış keyif yapıyorlardı.
***
***
Karpuzu böyle yemek ne güzelmiş anne!
***
***
Beni merak edenlere not: Ben ve karidesim iyiyiz. 13 Eylül'de doktora gidince son durumdan haberdar olacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder