Pazartesi, Ekim 12, 2009

Biraz yemek tarifi, biraz haftasonu keyfi

Bugün pazartesi, o kadar çok mail yazdım ki, canım şu anda hiç yazı yazmak istemiyor. Ama biliyorum ki, şimdi yazmazsam bir daha 10 gün sonra yazacağım.

Bu aralar Poyraz yuvada pek doğru dürüst beslenemediği için, sabah kahvaltılarını ve akşam yemeklerini besleyici yapmaya çalışıyorum. Ama evde her zaman taze ve besleyici bir yemek olamadığından imdadımıza babaanne tarhanası yetişiyor. Babaannemizin gerçekten büyük zahmetlerle yaptığı nefis tarhanayı Poyraz çok seviyor. Ben de bunu fırsat bilerek tarhana ana malzeme olmak üzere içini çeşitlendiriyorum.

Tarhana+sarımsak+domates+maydonoz
Tarhana+sarımsak+domates+kıyma+kabak
Tarhana+sarımsak+domates+ıspanak

Şimdilik bunları denedim ve Poyraz hepsini de sorunsuz yedi :)

Şimdi de haftasonu keyfimizden kareler.

"Bazen gül oğlum, resim çekiyorum dediğimde öyle numaradan gülüyor ki, çok komik oluyor"
***


"Yoğurtçu Parkı'nda halatlara tırmanan bir maymun"
***

"Bu bisikleti halası aldı, Poyraz bisikletini o kadar seviyor ki, yüzünden anlaşılıyor sanırım:)"
***
"Yaşasın salıncak kardeşliği! Komik salıncakta sallanma süresince edinilen arkadaşlarımızdan biri"
***
"Hafta sonu hava öyle güzeldi ki, saatlerce parkta kumda oynadık"
***
"Babası sokakta alıç satan bir dede görünce çocukluğunu anımsayıp almış. Poyraz bu yenebilen kolyeyi çok sevdi ve kimseyle paylaşmak istemedi tabi ki."
***
"Sonuç yukarıdaki gibi. Baba-oğul kavga dövüş alıç yediler :)"
***
Ve son komiklikleri;
Poyraz'ın tüm oyuncaklarını odasına taşıdık. Böylece salondaki korkunç dağınıklığın önüne bir nebze olsun geçebildik. Hafta sonu gene bir oyuncağını almış salona getirmiş oynarken, başka bir oyuncağını daha istedi. Ben de bunları toplamadan olmaz diye direttim. Biraz karşılıklı didiştik. En sonunda yumruklarını sıkarak odasına gitti. Giderken de kendi kendine homurdanıyordu; "Ne inatçı yaaa, ne inatçı"
Dün sabah kahvaltı ediyoruz. Elinde bir dergiden çıkan küçük bir balık tutma oyunu var. Minik bir platformda dönen balıklarve Poyraz'ın elinde küçük bir olta. Oltanın ucundaki mıknatsla balıkları yakalamaya çalışıyor. Bir süre sonra bu çabadan sıkılmış olacak ki; Poyraz'ı oltayı sallarken buldum. Oltayı balıklara doğru sallarken bir yandan da şöyle diyordu; "gelsenize balıklar, gelsenize"
Not: Biraz öksürüyordu, cuma sabahı doktora gittik. İlerde bu yaşlarda boyu, kilosu neydi diye hatırlamak için yazıyorum. Şu anda kilosu 14,5, boyu da 94 cm.

Hiç yorum yok: