Salı, Aralık 28, 2010

Lokum oğlumun komikleri

Yani kusura bakmayın ama bu yazıyı oğlumun son şirinliklerine, son komik laflarına ayıracağım...

- Geçen akşam hormonal fırtınalar ve nesnel durumun getridiği bir sinir vardı üzerimde. Bir iki oğlana da çattım. Artık anlıyor sinirimi. Yemek hazırlıyordum, git babanl aoyna biraz dedim sinirli bir şekilde. 5 dakika sonra geldi. Kapıda dünyanın en çapkın bakışlarıyla aynen şu cümleyi kurdu;
"Sofrayı hazırlamanıza yardım etsem, siniriniz geçer mi güzel bayan?"
Sinir minir kalmadı tabi....

- Hafta sonu cumartesi parka filan çıktık. Ama pazar hava kapalı ve yağmurlu olunca eve tıkıldık. Tutturdu park diye. Oğlum dur ben seni kapalı parka götüreyim dedim. Amacım alışveriş merkezindeki oyun alanlarından birine götürmek. Ne dese beğenirsiniz?
"Anne sen beni mi kandırıyorsun, kapalı park kapalıysa nasıl giricez?"

- Babamızın işi var, evde değildi. Ben yerleri süpürdüm. Bir de üstüne eziyetli bir yemeğe giriştim. El oyalayıcı. Çocuk geliyor, gidiyor; anne daha bitmedi mi diye. En son geldi, nasıl bir empati ama surat 5 karış. "Anne senin ne suçun vardı ki yemekleri hep sen yapıyorsun?"

-Poyraz? Ne?
Poyraz? Ne?
Poyraz? Anne efendim demem gerektiğini biliyorum ama ne daha kısa.

- Gecenin bir yarısı. Uykunun en tatlı yeri. Ağlayarak uyandı. Babasını istedi.
"Baba beni turtar, annem bana ıspanat yeeedirmek istiyor"
Bu arada bugüne kadar ıspanak yer misin diye sormuşluğum veya gizlice kaktırmışlığım olduysa namerdim. Kendi isteyene kadar bekleyeceğim. Ama ıspanak kabusu olmaktan kurtulamadım :)

Emzirme reformu sobesi

Emzirme Reformu anneleri olarak bir sobeleme başlatıldı. Ben de üzerime düşeni yapıp, zincire dahil olayım. İşte sobelenenin ceveplaması gereken sorular.

(1) Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı sizce yüzde kaç? (*)
Ne yazık ki cevabo öğrendim, ama öncesinde en az %50 derdim kesin.

(2) Siz bebeğinizi ne kadar süre anne sütü ile beslediniz?
7,5 ay

(3) Kaç ay doğum izni kullandınız?
Doğum izni, yıllık izinler ve 1 ay ücretsiz izin dahil toplam 5,5 ay

(4) Yasal süt izninizi kullanabildiniz mi?
Kullandım

(5) Emzirdiğiniz ya da süt iznini kullandığınız için iş yerinde mobbing (tepki, işi bırakmanız için baskı) ile karşılaştınız mı?
Hayır ama süt sağmak için mekan olarak bir depo ile yetinmek zorunda kalmak yıpratıcı idi.

(6) Bebeğinizi toplum içinde, dışarıda emzirmeniz gerektiğinde sıkıntı yaşadınız mı?
Takmadım bu yüzden de yaşamadım...

(7) Emzirme konusunda desteğe ihtiyacınız oldu mu? Gerek emzirme danışmanlığı, gerekse psikolojik olarak yeterince destek bulabildiniz mi?
Doğum yaptığım hastanenin hemşireleri doğumdan hemen sonra yardımcı oldular. Ama sonrasında ben ve oğlum başbaşa idik :)

(8) Emzirdiğiniz süre boyunca etraftan “sütün yetmiyor, mama ver, bu çocuk meme emmek için çok büyük” şeklinde baskı gördünüz mü?
7,5 ay emzirebildim ve ek besinlere geçene kadar kilo alımı iyi olduğu için bu tür tepkiler almadım.

(9) Emzirme Reformu’nu biliyor musunuz? Sizce Emzirme Reformu neden gerekli?
Çünkü işe başladığım için oğlumu doya doya emziremedim, 4,5 aylık ek besinlere geçtik. Erkenden emmeyi bıraktı çünkü sağdığım süt yetmiyordu, biberon daha cazip geldi. Aynılarını kızımda yaşamak istemiyorum.
Çünkü Türkiye'de çalışan kadınlar haklarını bilmiyorlar
Çünkü anne sütü hiçbir besin ve mamanın yerine geçemeyeceği kadar harika bir besin. Her anne mama baskısı altında kalmadan çocuğunu emzirebilmeli.
Çünkü yeterli anne sütü almayan çocukların ilerleyen yaşlarda hastalanma ihtimali daha fazla...
Daha yazayım mı?

(10) Emzirme Reformu’nu web sitesinde desteklediniz mi? Destek olmak için www.emzirmereformu.com adresindeki formu doldurmanız yeterli.
Elbette destekledim.

(*) Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı yüzde 1,3. (Kaynak UNICEF Türkiye). Annelerin yüzde 98′i doğumdan sonra emzirmeye başlıyor, fakat ilk iki aydan sonra genel emzirme sorunları veya işe başladıklarında yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle emzirmeyi ve anne sütüyle beslemeyi sonlandırabiliyorlar

Takipçim olan tüm bloggerları sobeliyorum ben de, ne kadar çok mim, o kadar bilinç ve harekete güç olur diye düşünüyorum.
Sevgiler,
Özlem

Cumartesi, Aralık 25, 2010

Kızımın ilk hediyesi Jülide Annesinden

Evet kızım ilk hediyesini aldı.
Cuma günü Poyraz'ı yuvaya bırakırken yuvamızın tatlı müdiresi Jülide Hanım elinde inanılmaz sevimli bir bohça ile karşıladı beni. Kızım için inanılmaz güzel iki yelek örmüş ve yine çok şirin bir paketle bana verdi. Nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim. Hem ilk hediyesi idi kızımın, hem de gerçekten çok güzellerdi... "Doğmadan önce hediye alan bebek şanslı olurmuş derler, ben de bu yüzden doğmadan önce vermek istedim" demez mi bir de.
Şanslı tabi benim kızım, abisi sizin gibilerin elinde, yuvasında olduğu için bile şanslı.
Bu hediye bir kez daha yuva seçiminde doğru yaptığımı gösterdi bana. Benim yuvadan beklentim, çok basit ama çok dolu idi. Anneannesinin evine bırakır gibi bırakmak istiyordum oğlumu. Öyle bilmem ne eğitim metodu filan değildi istediğim. Üstü açılınca üstünü örtsünler, yemek yemeyince erinmeyip kendileri beslesinler ama gereken yönlendirmeyi yapıp özgüvenini artırsınlar, sarılmak isteyince kucaklasınlar, yanlış yaptığında azarlasınlar ama arkasından öpüşüp barışsınlar istedim...
Oğlum 1 seneden fazladır Tırtıl Çocuk Evine gidiyor ve gerçekten mutlu. Hangi öğretmenini çok seviyorsun dediğimde, Jülide Hanım da dahil okulun tüm öğretmenlerini sayıyor. Günde tam 10 saatini orada geçiriyor ve orası benim duygusal oğluma ihtiyacı olan yuva sıcaklığını veriyor. İlk yuvaya başladığında, birkaç ay bebek gibi kucaklarında gezdirdiler resmen kucakçı Poyraz'ı.

Ay neyse, ben nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim, bu hediyeler gerçekten çok özel ve güzellikleriyle de giydirmek için can attığım birkaç parçadan ikisi oldular.




Pazartesi, Aralık 20, 2010

Hem oğlumdan, hem kızımdan haberler bu sefer...

Bugün itibariyle tam 27 hafta 1 günlük hamileyim. Kontrole gittim, kızım 1 kilo 100 gr olmuş. Keyfi yerinde gözüküyordu. Gebelik şekeri nedeniyle yaptığım diyet işe yaramış. Son 1 ayda sadece 200 gr kilo almışım. Toplamda 8 kilo 200 gr. Arkun "herşey yolunda, böyle giderse 38. hafta bittiğinde alırız bebeği" dedi. Gebelik şekeri nedeniyle anne karnında ani bebek ölümü riski artıyormuş son haftalarda. Riske girmek istemiyormuş. Ben de kendimi ona teslim ettim, sen bilirsin dedim. Yalnız bu komik bir durum. 2 hafta öncesi 6 Mart'a denk geliyor. 5 Mart'a çekip abisiyle aynı gün doğursam mı?

Ben zorlanıyorum ama bu sefer, leğen ve pelvis kemiklerim acayip ağrıyor bazen. Resmen çatırdadıklarını hissediyorum. 3 gündür filan sırtım ağrıyor. Bugün de burnum kanadı durup dururken. kalan 10-11 hafta zor geçecek anlaşılan. Neyse ama böyle söyleyince az kalmış gibi geldi :)

Birinin bana destek atıp, şu kıyafetleri yıkayıp ütülememe ve dolaba kaldırmama yardım etmesi gerekiyor. Ben başlayınca bakıp bakıp devamını getiremiyorum çünkü. Bir de nasıl diyeyim, kız kıyafetleri biraz karışık :))) Yok mu bana yardım edecek bir kız annesi?

Bir dahaki doktor kontrolüm 17 Ocak'ta. Ondan sonra da haftada 2 kere NST'ye girmeye başlayacağım. Şeker yüzünden daha erken ve daha sık olarak başlatacak NST'ye. Olsun bakalım, kızımız iyi olsun da.

Bu arada Poyraz'dan da bahsedeyim. Geçen hafta başı kulağım ağrıyor diye ağlayarak eve geldiği bir günün ertesi sabahı doktora zor attık kendimizi. Sonuç orta kulak iltihabının sancılı bir türü ve antibiyotik :( Neyse ki ilaç kullanınca sancısı geçti de, çok kriz olmadı. Şimdi gayet iyi. Bu hastalıktan kalan şey oğlumun komik bir lafı oldu. Kulağının ağrıdığı akşam gelip, "anne aklım acıyor" dedi. Güleyim mi, ağlayayım mı bilemedim. Sanırım başı ağrıyordu.

Ondan önceki hafta da okula kurabiye yapıp götürmeye karar verdi benim küçük aşçım. Hatta benim adıma söz vermiş filan. Kurabiye benim kabusum, bilen bilir. Asla beceremiyorum. Söylemesi ayıptır nefis açma, poğaça yaparım ama kurabiye yapamıyorum işte.

Neyse parama geçer sözüm dedim ve Dr. Oetker'in Yılbaşı Kurabiyesi paketinden 2 paket aldım. Sonuç gayet başarılı idi. Üstelik süsleme kısmında Poyraz çok eğlendi. Tavsiye ederim :)


O eller hamura girer de, o kurabiye güzel olmaz mı :)
***


Şekerle de süsledik keyfimize göreeee...
***

Bu da Umut'un yeni köpeği, Lucky. 2 aylık bir Golden yavrusu. Nasıl şeker, nasıl oyuncu bilemezisiniz. Ve de nasıl pis :))) Zira henüz tam bir tuvalet eğitimi yok. Biraz oynasın diye eve çıkardım ama 2 saat zor dayandım. Sibel'e kolay gelsin diyorum.


Pazar günü babamızın işi çıkınca, oğlanı eğlendirmek bana düştü. Parka gidelim diye tutturdu. Bu havada park olmaz, ben seni kapalı parka götüreyim diyince de, "park kapalıysa kapısını açıp nasıl giricez?" diyerek yalın düşünüş biçimine bir örnek daha verdi oğlum. Tabi beni de oldukça güldürdü.

Cesur oğlum bu ilginç oyuncağa da binmek istedi. Önce korktum, onun kadar küçük binen olmamıştı öncesinde. Ama o kadar eğlendi ki,

bariyeri tutup inmek istemedi :)))
***
Üstüne de bir bardak meyve suyu içerek eğlencemizi tamamladık.
***

Çarşamba, Aralık 08, 2010

Hamilelik serüvenimden bu kez :)

26. haftanın içindeyim gebelikte. Kızım pıtır pıtır varlığını hissettiriyor her zaman. Ne zaman canım birşeye sıkılsa, ne zaman dertlensem bir pıt pıt; "anne ben burdayım ve mutlu bir anneye ihtiyacım var" diyor. Zaten oğlumun bir sarılıp öpmesi, bir o gamzelerini gösteren gülümseyişi var ya, ne dert kalıyor, ne tasa.

2 hafta önce şeker tarama testim vardı. Sonucu yüksek çıkınca, bu sefer 100 gramlık şeker yükleme yaptırdım. Maalesef bunda da tüm kan şekeri değerlerim yüksek ve idrarda da glikoz çıktı. Yani sonuç; "gestasyonel diyabet - gebelik şekeri"

Şeker yüklemede toplam 5 kez kan aldılar, halimi görün işte. Bunun ertesi günü bir de TSH için kan verdim, etti 6 :)


Yediğim nutellaların acısının fitil fitil burnumdan geleceğini biliyordum ama bu kadar da değil. Neyse şimdi sıkı diyette ve kontroldeyiz. Günde 6 kere kan şekerimi ölçeceğim kendim. İnternetten glukometre sipariş ettim, yakında gelir.
Onun dışında abisinin yatağını kardeşine kurduk, emzirmek için odasına bir koltuk aldım. Muhtemelen hafta sonu bir de gardrop ve alt değiştirme masası alacağız.
Böylece mobilya kapsamında alınacak pek birşey kalmayacak.
Saadet'in İdil'inden, Başak'ın Piroş'undan ve de Mediha'nın Rosa'sından gelecek giysilerden eksik kalan olursa onu da daha sonra tamamlarım artık.
İkincide, ilki kadar heyecanlı ve endişeli olmuyor insan. Gerçekten ne gerektiğini, ne gerekmediğimi, başıma yaklaşık olarak neler geleceğini zaten bildiğim için sakin bir bekleyiş içindeyim.
Acaba ben fazla mı sakinim?
Yoksa bu fırtına öncesi bir sessizlik mi?
Fırtına nerden esecek acaba?
Son 2 haftada tam 4 tane çoook sevindiğim bebek haberi aldım.
Evren 10 yıl aradan sonra ikinci kez bebek sahibi olmaya karar verdi. Umarım dilediği gibi bir kızı olur.
Derya, komik ve endişeli bir anne olarak ilk annnelik heyecanını yaşıyor.
Bir başka Derya o kadar rahat ki, gören hamile olduğunu 9. ayda anladı sanacak. Ocak'ın ilk yarısında doğacak bebek için isim önerim Tarzan; doğal haliyle yetişecek artık mecburen :)
Ve 4. anne adayı da ablamız Güler.
Hepsine de hamileliğin keyfini sürün ve bebeklerinizi sağlıkla kucağınıza alın diyorum.
Şimdi koşarak çıkıyor ve anneannedeki oğullarıma gidiyorum. Kuduruklar ortalığı birbirine katmıştır bile, gidip izleyip biraz eğleneyim :)