Salı, Ocak 10, 2017

Çalışan bir kadının ev kadınlığı ile imtihanı

2 çocukla evde 4. günüm. Kar bugün bitecekmiş. Ama zorunlu tatil bitmiyor. Yarını da tatil ilan ettiler. Gerçi arkasından gelecek vıcık vıcık çamurlu, erimiş karlı versiyonu da hiç sevmiyorum ama  günlük rutinimize dönmek için en azından 1 gün daha beklememiz gerekiyor.
20 yıldır çalışıyorum. 6'şar aylık doğum izinlerimi saymazsak hiç ara vermeden. Ve bugün kesin olarak karar verdim ki, ev kadınlığı tabir edilen ev emekçiliği çok daha zormuş. Nedenini tam olarak anlayamamakla birlikte "evde iş hiç bitmiyor" diyen kadınları çok iyi anladım. Bitmiyor anacım, valla da bitmiyor, billa da bitmiyor.

Bir kere anne evdeyse, onun aslında evden çalışması gerektiğini -doğal olarak- idrak edemeyen çocuk "anneeee, krep istiyorum ama krep pastası" veya "anneee börek yapar mısın?" diye kırılamayacak tatlılıkta ama standart bir kahvaltıdan çok daha fazla vakit alacak taleplerde bulunabiliyorlar.
E tabi evde tatil modunda olan çocuk, çizgi film izleyerek uzuuuun ve keyifli bir kahvaltı yaparken, standart anne hadileri oldukça etkisiz kalabiliyor. "Ay madem tatil, bir bardak çayı daha sıcak sıcak içeyim, e üstüne de bir keyif kahvesi yapayım. Zaten canım sıkkın, bütün akşamı anayasa değişikliği teklifi oylaması denen tiyatroyu izleyerek geçirdim" diyerek bu sürece iştirak eden anne, zaten yaklaşık 2 saat ötelenmiş olan uyanma saatiyle beraber, son kahvaltı bulaşığını da makineye koyduğunda saatin öğlen olduğunu fark edebiliyor. Haydaaaa, ama ben çalışacaktım evden....

Büyük bir motivasyonla (!) işinin başına geçen anne muhtemelen 10. dakikada "anneeee portakalllı kek yapar mısın öğle yemeği için, yanında da bitki çayı" şeklinde gelen son derece masum bir talebi bir bilgisayarına, bir karda yattığı (evet yattığı) için çatır çatır öksüren çocuğuna bakarak şefkatli bir gülümseme ile beraber başını sallayarak kabul ederken, "aman canım akşam çocuklar yattıktan sonra da çalışmaya devam edebilirim" diye düşünmeye başlamıştır bile.

Çalışan bir kadınım, e bu kek, börek işlerinde çok da becerikli olmadığımı hep söylüyorum. Hadiii guugılla bakalım bir portakallı kek tarifi. Neyse ki dün portakal almıştım.
Kek pişirildiyse (kabarmadı ama kibar çocuklar, ses çıkarmadan yediler), yanına bitki çayı da yapıldıysa muhteşem bir annelik huzuru ile güne devam edebiliriz. Çocuklar tok ve mutlu, anne mutlu, e o zaman işin başına.

Dur şu işe oturmadan 3 gündür çocukların karda oynadığı giysileri makineye atayım. Bugün dışarı çıkmayız ne de olsa. Aaaa daha askıdaki çamaşırları bile kaldırmamışım dur şunları da katlayıp kaldırayım. Bak şu sıpaya, pantolonun dizini yırtmış. Dikeyim de evde giysin bari sıcak sıcak. Aaaaa ben kızın şurubunu vermiş miydim?

Şurup içerken annenin dikkatini çekmeyi başarmış olan zilli en tatlı haliyle "anneee benimle uno oynar mısın?" diye sormazsa ne ala. Benimki sordu :) Zaten beni çok az görüyormuş, okuldayken beni çok özlüyormuş. Zaten babası da burada değilmiş, onunla kim oynayacakmış. Mış mış da, muş muş.

Yorulmuştum zaten, 10 dakika bir kahve içerken şu kızla uno oynayayım. Kızın gazı alındıysa çalışmaya devam edebiliriz. Çalışmaya başlamış mıydım, onu bile unuttum. Diiit diiit diiit, hah bulaşık makinesinin yıkama bitti sesi. Gidip yerleştireyim de, akşam bulaşığı lavabonun içinde birikmesin. Akşam bulaşığı demişken, 2 gündür mercimek yiyor bu çocuklar, bu akşam ne yedirsem acaba? Kabak dolması yapsam kesin isyan ederler. Buzlukta mantı vardı, kolaydan onu haşlarım, bana yemek var ne de olsa. Oooh akşam yemeğinden yırttım derken, "anne poposunu koltuğa koydu" sensörü anında çalışan Poyraz; "kardeşimle Uno oynadın, benimle de bir şey oyna" diye yanımda bitti. Oğlum sen de oynasaydın, yok o zaman çizgi filmi bitmemişmiş. E git kardeşinle oyna, ama iki kişi ile saklambaç oynamak zevkli değilmiş. Peki, tamam....

"Yoruldum ben artık, oturacağım biraz" derken bu sefer çamaşır makinesinin sesi geldi. Kokmasınlar şimdi içinde, asayım bari. Aaaa bak banyo aynasını nasıl da kirletmiş sıpalar. İki dakikada sileyim, elim değmişken şu lavaboyu, küveti de ovayım bari. "Anneeeee ben acıktım, hava da karardı, biz ne zaman yemek yiyeceğiz?"
Akşam yemeği bitti. Çocukların önüne birer kase meyve konuldu. En sevdiğimiz çizgi filmler açıldı. Sonunda bilgisayarın başına oturdum ama hiiiiç çalışacak gücüm yok.

Uzun zamandır ihmal ettiğim bloguma yazayım bunları bari. Çalışan kadın olmak kolaymış anacım, ev kadınlığı zor zanaat.




1 yorum:

neslice tarifler dedi ki...

Keyifle okudum yazdıklarınızı ama yanlış anlamayın bu keyif aynaya bakarken gülümsemek gibi bir şey. Bir an kendimi gördüm. Kesinlikle ev kadınlığı zor zanaat. Annem hep der ev işi nankördür diye. Doğruymuş valla. Allah işimizi gücümüzü başımızdan eksik etmesin :)